Üç Ay Sonra
Mirhan artık kendisini iyice toparlamıştı. Onu yatakta tek bırakmak çok tehlikeli oluyordu, çünkü artık hareket yetenekleri çok gelişmişti. Bir keresinde Miran tam düşeceği anda yakalamıştı... Artık oturmaya başlamıştı. Otururken etrafı daha iyi gördüğünden mi bilinmez, sürekli oturmak istiyordu...Yüzükoyun yatarken kendisini kaldırabiliyordu. Bununla birlikte artık insanları ayırt edebiliyordu. Tanıdığı herkese gülücükler saçıp, minik minik sesler çıkartarak dikkat çekmeye çalışırken, tanımadıklarını artık yabancılıyor, o minicik kaşlarını çatarak bakıyordu.
Artık oyuncaklar daha çok dikkatini çekiyor, televizyonda reklamlara karşı bir ilgi duyuyordu. Ellerine aldığı oyuncağı fırlatmaya başlamıştı. Miran aldığı oyuncakların böyle atılmasıyla bozulsa da, sesini çıkartamıyordu.... Kucağa gelmek istediğinde ellerini uzatıyordu..Emeklemeye başlıyordu yavaştan..Ama bu emekleme annesi ve babasının beklediği gibi ileriye doğru olmuyordu genellikle, hep arkaya doğru gidiyordu. Her akşam Mirhan'ın emeklemelerine eşlik ediyorlardı. Koskoca Miran Şadoğlu, oğluyla çocuk oluyordu. Dirseklerinin üzerine çöküp onunla birlikte emekliyordu. Önünden ona nasıl yapacağını gösteriyordu. Karşıya Reyyan'ı oturtmuş, Mirhan'ı Reyyan'a doğru yönlendirmeye çalışıyordu.
M:Hadi oğlum. Bak anne bizi bekliyor. Hadi bakalım önce kim gidecek anneye..Anneye ilk ulaşan öpücük kapıyormuş. Bak ödül büyük haberin olsun. Sen yanağından, ben dudağımdan..
R:Miran ne diyorsun çocuğa? O nasıl konuşma?
M:Gaza getirmeye çalışıyorum Reyyan. Sanki bir şey yaptım.
R:Sen kendini gaza getirme de. Sonra bana bir el at dersen, karışmam haberin olsun.
M:Aman karışma, ben karıştırtırım zaten. Sen benim cazibeme dayanamazsın.
R:Allah Allah.
M:Ne Allah Allah? Hadi bak oğlumuz yürüyecek, çağır sen.
Dikkatini tekrar Mirhan'a verdi.
M:Hadi oğlum. Bak başını ne güzel tutuyorsun, kolunu ileri uzat. O kadar zor değil oğlum, uzatsana ileriye. Bak ödül büyük diyorum.
Mirhan'ın yapamayışıyla bakışlarını Reyyan'a çevirdi.
M:Reyyan kolunu mu sakatladık acaba? Bir hastaneye mi gitsek? Baksana kolunu ileri atamıyor.
R:Daha minicik babası nasıl atsın ileri? Hem daha erken. Daha ilk denemede yapamadı diye hastaneye mi götürülür çocuk? Düşe kalka öğrenecek işte.
.
Mirhan diş çıkartmaya başlamıştı. Sürekli ağzına bir şeyler atıyor, sürekli bir şeylerle kaşınan diş etini kaşımaya uğraşıyordu. Geceleri deliksiz uyuyan oğlu artık, ateşten birkaç sefer uyanıyordu. Huysuzluğunu ilk kez bu kadar belli ediyordu. Doktor ateşinin otuz sekizi bulabileceğini söylemişti. Daha fazla çıkmaması için, içten içe ettiği duaların ardı arkası kesilmiyordu. Kaç gündür bu ateş yüzünden ne Miran da, ne de kendisinde uyku namına bir şey kalmamıştı. Evlatları acı çekerken nasıl rahatça uyuyabilirlerdi? Şimdi biraz sakinleşmiş oğullarının karnını doyurmak tek derdiydi Reyyan'ın. Yanlarında yatan kocasına baktı, ellerini saçlarına daldırdı. Oda öyle yorulmuştu ki, Mirhan'ın uyurken dönmesine bile uyanan Miran, top atsan uyanamayacak haldeydi. İçinden sessizce söylediği seni seviyorum sözünün ardından oğluna döndü.
R:Gel bakalım oğlum. Hazır sen sakinleşmişken karnını doyuralım biraz.
Mirhan'ı emzirmeye başladı. Elleri kocasının saçlarını okşarken, gözleri oğlunu izliyordu. Mirhan biraz karnını doyurmuştu ki, keskin bir acıyla tiz bir çığlık attı Reyyan.
R:Ahh..
Ağzından çıkan memeyle ve duyduğu sesle korkan Mirhan da ağlamaya başlamıştı. İkisinin sesiyle birden yerinden sıçrayan Miran, hemen yanına döndü. Reyyan'ın yüzünün acı çeker ifadesiyle kaşlarını çattı.
M:Ne oldu?
R:Şişşt tamam oğlum yok bir şey. Korkma korkma. Ağlama.
M:Reyyan ne oldu?
R:Korkma Miran. Yok bir şey. Telaş etme.
Bakışlarını Mirhan'a çevirdi. Elini ağzına götürdü, eline gelen sertlikle kaşları şaşkınca açıldı.
R:Miran, Miran dişi patlamış bak.
M:Nasıl patlamış?
R:Bak getir parmağını, üst damağına sür. Eline bir sivrilik gelir.
M:Anaa hakikaten sivri, sert bir şey.
R:Diş işte o.
M:Allah'ım şükürler olsun. Dişi çıktığına göre artık ateşi çıkmaz, ateşi çıkmayacaksa da gelsin uykulu günler.
R:Çok mu şikayetçisin Miran?
M:Güzelim ben şikayetçi değilim. Değilim ama herkes gece beşik mi salladın esprisi yapıyor. İnsanın sinirleri bozuluyor.
R:Evet beşik salladım deseydin. Hem kimmiş o dalga geçen? Ben hepsine sorarım hesabını.
M:Fırat..
R:O Fırat çok kaşındı, ben onun başına bela olmazsam...Miran lafa daldık unuttuk çek parmağını hadi. Diş küser, yamuk çıkar derler. Küstürmeyelim şimdi durduk yere.
M:Ne alakası var Reyyan?
R:Olsun biz risk almayalım.
M:İyi bakalım öyle olsun...Sen neden bağırmıştın demin?
R:Hee ısırdı. Ben de oradan anladım zaten dişinin çıktığını.
M:Isırdı mı? Nereni ısırdı?
R:Emzirirken ısırdı.
M:Ne demek ısırdı ya? Isıramaz daha adam akıllı ben ısırmadım.
R:Ne?
umarım beğenirsiniz yeni bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
Fiksi PenggemarÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.