Hastane odasında birbirlerine sarılmış yatarken, Reyyan'ın ağlayış sesleriyle açtı gözlerini Miran.
M:Güzelim ne oldu? Neden ağlıyorsun?
R:Mi-Miran benim sana söylemem gereken bir şey var.
M:Söyle güzelim dinliyorum ben seni. Ama ağlamadan söyle..
R:Aslında aklım sürekli orada. Ama biraz araya kaynadı gibi oldu. Senin de haberin olmadığı için sana da soramadım.
M:Ben aslında az çok tahmin ediyorum ama...
R:Nasıl yani?
M:Sen vu-vur...yani sana şey olunca, şey işte..
R:Ben vurulunca Miran.
M:Evet işte ondan olunca. Mirhan anne dedi, kardeş dedi. Doktorada sordum ben aslında ama...
Reyyan daha çok ağlamaya başladı.
M:Reyyan..Yavrum şimdi neden ağlıyorsun?
R:Be-ben söy-leyecektim. Doktor neden söyledi ki? Hem sen neden doktora soruyorsun?
M:Kadın sakin ol. Ben doktordan öğrenmedim. Dediğim gibi oğlumuz söyledi. Oğlumuzdan aldım haberi.
R:Yemin et.
M:Hem vallahi hem billahi. Ekmek musap çarpsın ki.
R:Sus öyle deme. Çarpsın falan deme.
M:Tamam güzelim.
R:Ben hiç böyle hayal etmemiştim ki. Güzel bir sürpriz hazırlayacaktım, gözlerinin içine bakarak ben verecektim haberi.
M:Nasıl söyleyecektin?
R:Hadi gözün aydın, muradına erdin diyecektim.
M:Gerçekten böyle mi söyleyecektin yavrum.
R:Şaka yapıyorum adam. Ama şaka maka böyle hayal etmemiştim.
M:Valla ne yalan söyleyeyim? Sevinemedim bile senin telaşından. Sen ameliyattan çıktıktan sonra sormak aklıma geldi. Doktor tam söyleyecekken, yok söyleme dedim. Ben karımın ağzından duymak istiyorum dedim.
R:O Aslan yüzünden oldu hepsi. Şuradan bir çıkalım, ona edecek iki çift lafım var.
Miran hızla başını başka tarafa çevirdi. Konuyu değiştirmenin tam sırasıydı. Ellerini karısının karnının üzerine koydu.
M:Neyse bir dahakine sen verirsin haberini artık.
R:Bir dahaki derken?
Ellerini karısının karnına koyup okşadı.
M:Sonraki bebeğimiz. Gelecek sene bu zamanlar, senin bu minicik karnında olacak olan.
R:Allahım sen benim aklıma mukayyet ol. Daha ikincinin haberini yeni aldı, üçüncüye göz dikti. Ben seni anladım ama. Sen böyle böyle bana üç beş düzine çocuk yaptırmaya çalışacaksın. Ben tanıyorum artık kocamı.
M:Tövbe iftira atıyorsun bana. Üç beş düzüne istemem. Yarım düzine olsun yeter.
Reyyan gözlerini kocaman açıp baktı kocasına.
R:Ne olursun bana şaka yaptığını söyle. Dört dört diyordun, ne ara altıya çıktı bu sayı.
M:Sen ameliyattayken çıktı...
Kocasının asılan suratıyla kaşlarını çattı Reyyan.
M:Ben seni ameliyathane kapısının önünde beklerken çok düşündüm Reyyan. Çok fazla konu düşündüm. Bunlardan biriside çocuktu. Hayat kısa, kime ne olacağı, ne zaman olacağı belli değil. Bence hayat ağlarını örüp senin gibi bir afetle, benim gibi bir yakışıklıyı yan yana getirirken, bunun bir sebebi olmalı. Bize bir mesaj veriyor hayat.
R:Bende oturdum ciddi ciddi dinliyorum...
M:Konuyu dağıttın. Ben yavrumla tanışacağım. Rahatsız etme beni.
Ellerini karısının karnına yerleştirdi.
M:Allahım yaa. Şimdi burada minicik bir can mı var? Seninle benim canımız mı var? Yerim ben senin elini ayağını,...diyeceğim ama daha oluşmamıştır değil mi? Neyse hazır hastanedeyken, kontrolünü de yaptıralım bizim ikinci şehzadenin.
R:Ya kız olursa.
M:Olsun güzelim.
R:Neden şehzade diyorsun o zaman?
M:Hee sen yanlış anladın kadın. Şimdi Mimar Sinan'ın üç eseri var ki, Mimar Sinan onlara çıraklık, kalfalık ve ustalık eserim demiş. Onun üç eseri var ama ben altıya çıkarttım. İki iki sayıyorum. Mirhan ve şimdi ki bebeğimiz çıraklık eserleri. Sonra iki tane kalfalık eseri, en sonda iki tane ustalık eseri yaparız diyorum.
R:Kendi kendine mi diyorsun Miran? Ben neresindeyim bu konunun?
M:Tam merkezinde...Reyyann.
R:Hıı.
M:Ben ne diyeceğim bebeğimize şimdi? Oğlum mu, kızım mı?..Dur sana bir isim takalım yavrum. Cinsiyetin belli olana kadar. Mercimek diyelim mi sana? Abin gibi...Onunda ne limonluğu kaldı, ne mercimekliği?.... Hoş geldin aramıza, hayatımıza, gönlümüze, ailemize. Hoş geldin mercimeğim benim.
Dolan gözlerini karısına çevirdi. Onunda gözlerinin dolduğunu görünce hızla salladı başını iki yana.
M:Reyyan ben bu döngüyü çok sevdim valla.
R:Ne döngüsü Miran?
M:Mercimeklikten limonluğa, limonluktan narlığa, narlıktan evlatlığa. Bence biz bunu sık sık yapalım.
R:Oldu canım oldu. Senin muhabbetin sarmadı beni. Oğlum nerede benim? Özledim ben paşamı.
M:Sen zaten bir paşanı özle.
Reyyan ve Miran tatlı tatlı atışırken kapıdan girenlerle ikisinin de yüzüne gülümseme yerleşti.
MR:Annnne..
Reyyan ellerini uzatırken, Mirhan Fırat'ın kollarından ayrılmak için çırpınıyordu.
MR:Annnee..
R:Oyşş güzel oğlum benim. Gel anneye, gel bakalım oğlum...
M:Gelme oğlum gelme.
Reyyan kaşlarını çatarak baktı kocasına.
R:Mirannn.
M:Ne Miran? uzaktan uzaktan sev. Sen daha yeni ameliyat oldun. Üstelik hamilesin. Senin en az o 11-12 ay yatman lazım.
R:O nereden çıktı acaba?
M:Ameliyat oldun üç ay oradan geliyor, artık hamilesin geri kalan dokuz ayda oradan geliyor.
R:Ya hayır ya.. Başlama yine..
M:Hazır mısın?
R:Hayır değilim.
M:Madem hazırsın o zaman yeni hayatımız başlasınnnn.
umarım beğenirsiniz. yeni bölümde görüşmek üzere
![](https://img.wattpad.com/cover/243895268-288-k338001.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.