Cihan – Hazar – Gönül
C:Yürüyerek gidebilecekleri tek yer burası. Bu köyden başka bir yerde olmazlar. Her eve girin, her taşın altına bakın. O Miran bugün ölecek, duydunuz mu? Ölecek. Dağılın etrafa hadi.
Cihan adamlarına ardı ardına Miran'ın ölüm emrini verirken Gönül kenara saklanmış, ne yapacağını düşünüyordu.
G:Miran'a zarar veremeyeceksiniz. İzin vermeyeceğim ben buna. Miran'a bir şey olmayacak. Madem buradan başka bir yerde olamaz, o zaman sizden önce ben bulacağım onu. Cihan'ın telefonunun sesini duyunca saklandığı yere sindi tekrar. Belki işine yarar bir bilgi alırdı.
C:Ne oldu abi? İşim var bilmiyor musun?
H:Yav beni delirtme Cihan neredesin? Yapmadın değil mi bir şey? Bak bilmediğin şeyler var. Anlatacağım ben sana.
C:Asıl senin bilmediğin çok şey var abi. Ben sana söyleyeyim ama çok az kaldı. Birkaç dakika sonra bu dünya üzerinde Miran Aslanbey diye birisi yaşamayacak. Kapatıyorum.
H:Cihan dur hele kapatma, Cihann.
Cihan'ın telefonu kapatmasıyla Gönül'ün içinde bir umut belirdi. Cihan bu denli sinirlendiğine göre Hazar bey onu yolundan çevirmeye çalışıyordu. Hazar bey, Miran'ın ölmesini istemiyordu. Telefonunu çıkardı, Hazar Şadoğlu olarak kayıtlı numarayı aradı.
H:Alo.
G:Hazar bey benim Gönül. Cihan beyle aynı yerdeyiz. Terkedilmiş bir köy burası. Yanında iki üç adam var. Hepsi silahlı. Miran'ı öldürecek. Bir şeyler yapmamız lazım. Adresi atıyorum, ne olur hemen gelin.
H:Tamam ben zaten dolanıyordum etrafta belki bulurum diye. Sen saklan, tamam mı? Sakın görünme. Cihan gözünü karartmış. Mani olmak istiyorsun diye sana da bir şey etmesin.
G:Tamam, tamam ne olur acele edin, Miran' a bir şey olmasın.
Reyyan – Miran
Yorulmuşlardı. Birbirlerinin kollarından çıkamadan uykunun kollarına bırakmışlardı kendilerini. Yüzlerinde uyurken bile silinmeyen bir tebessüm vardı. Vuslata ermiş, birbirlerine can, nefes olmuşlardı. Hafif bir esinti çıplak bedenine vurunca, ürpertiyle uyandı Miran. Gözlerini açtığında gördüğü ilk manzara, çıplak bedeniyle kendisine sarılmış, uyuyan karısıydı. Saçları birbirine girmişti. O haliyle bile Miran'ın kalbini titretmeyi başarıyordu. Karısının üşüyebileceği nice sonra geldi aklına. Örtü olarak kullanabileceği bir şeyler aradı gözleri etrafta. Kenara atılmış kıyafetler ilişti gözüne. Allahtan uzakta değildi. Kalkmak zorunda değildi. Uzandı kıyafetleri aldı, karısının üzerine kıyafetleri sarmadan önce son bir kez baktı, kendisine helal kılınan bedene. Derince bir ah çekti içinden, derin bir nefes. Bir olmuşlardı sonunda. Yeniden bir olmuşlardı. Üzerinden sanki yılların yorgunluğu uçup gitmişti. Sonunda vuslat onların olmuştu.
Yüzünü okşamaya, saçlarına tüy kadar hafif öpücükler kondurmaya başladı. Kokusunu içine her çekişinde bir meftuna dönüşüyordu. Bundan sonra her şey çok farklı, çok güzel olacaktı. Karısı ona bir adım atmıştı ya, tamamdı artık. Onlara ayrılık haramdı. Bacakları bile kopsa o yolu koşacaktı.
Reyyan her ne kadar üzeri örtülse de, hafifçe ürperdi. Uykunun sersemleten kollarından sıyrılırken, kendisine sarılan kollara doğru kıvırdı vücudunu. Saçlarında hissettiği öpücüklerle dudaklarından silinmeyen tebessüm büyüdü. Gözleri kapalıyken kocasının göğsünde duran ellerini, gezdirerek yanaklarına koydu. Bir yandan yanağını okşarken, bir yandan boynuna öpücük kondurmaya başladı. Her öpücük bir tık yukarıya denk geliyordu. Boynundan başlayan yolculuk, önce çenesine sonra da dudaklarına ulaştı. Miran'ın da cevap vermesiyle uzun soluklu bir öpücüğün etkisine bıraktılar kendilerini. Gidilen yolun yol olmadığını ilk fark eden Reyyan oldu. Dudaklarını ayırdı. İhtiyaçla yutkundu, dudakları senelerdir su içmemiş gibi kurumuştu, diliyle ıslattı. Ama Miran, Reyyan'ın bu hareketiyle tekrar kapandı dudaklarına. Miran'ı durduran, kendi dudaklarının üzerine kapattığı parmaklarıydı. Dudaklarını öper gibi parmaklarını karısının.
R:Miran olmaz, dur.
M:Neden?
R:Ne demek neden Miran? Daha yeni şey yaptık olmaz.
M:Ne yaptık? Ben bir şey bilmiyorum.
R:Mirannn.
M:Neden olmazmış söyle bakalım. Ağrın mı var yoksa? Canını mı yaktım? Özür dilerim.
O kadar perişan olmuştu ki sevdiğinin canını yakma ihtimali karşısında, sevdiğinin yüzünde ki sinsi ifadeyi göremedi. Söylediği her şeyi ciddiye aldı. Reyyan rolüne büründü, suratını acı çeker bir hale soktu.
R:Hemde nasıl acıdı canım. Dur dedim, yavaş dedim ama kime dedim? Ben konuştukça öperek susturdun beni. Sanki üzerimde at tepindi. Nasıl yandı canım. Görende ilk kez birlikte olduk sanır. Şu halime bak kalkamıyorum bile. Senin bana hiç...
Gördüğüyle sözü yarım kaldı Reyyan'ın. İçine bir yumru oturdu.
umarım beğenirsiniz yorumlarını bekliyorum
yeni bölümde görüşmek üzere
sağlıcakla kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.