Y:Duydunuz değil mi? Miran o yüzden kaçar gibi gitti.
F:Duyduk..
Y:Hepsini mi?
F:Hepsini...
Gözleri tekrar doldu.
Y:Benim yüzümden..Reyyan'ın iyi niyetini görmemek için kör, sağır olmak lazım. Hala benim iyiliğimi düşünüyor. Ben göre göre nasıl yaptım?
Gözlerinden yaşlar yavaşça akmaya başlarken, Fırat hafifçe sarıldı Yaren'e..
F:Şişş ağlama. Sen yapmadın sadece. Hepimiz yaptık, hepimiz çektirdik Reyyan'a.. Ağlama.
Y:Ağlayayım Fırat. Reyyan benim yüzümden o kadar gözyaşı döktü ki, ta çocukluktan beri... Ona o kadar çok şey çektirdim ki...Şimdi ne kadar gözyaşı dökersem dökeyim, benim gözyaşım Reyyan'ınkilerin yanında hiç sayılır. Ödeşmiş olmayız asla. Ben bu günahın bedelini nasıl çekeceğim? Nasıl telafi edeceğim?
F:Bazı şeylerin telafisi olmuyor Yaren. Bizim Reyyan'a ettiklerimizin de telafisi yok Yaren. Telafisi yok maalesef...
Fırat - Miran
F:Aga.
Gözleri dolu halde döndü kardeşine Miran. Sesi titreyerek cevapladı kardeşini.
M:Fırat..Aga, aga duydun değil mi? Re-Reyyan'ı, benim Reyyanımı, benim Reyyanımın acısını. Bana bir şey belli etmemek için, nasıl çırpındı?..Acısını tek yaşıyor. Daha çok üzülmesin diye konuyu açmadım ama..
F:Sen en iyisini yaptın aga. Reyyan çok haklı Miran. Konuşmak bir şey ifade etmeyecek. Konuşarak geçmiş silinmeyecek, değişmeyecek. Sadece kanatır. Biz telafi etmeye çalışacağız. Her gözyaşını kahkahaya dönüştüreceğiz. Çünkü ne kadar fazlasını yapmak istersek isteyelim, yapamayız. Elimizden o imkan gideli çok oldu.
M:İçim eziliyor aga. Gözyaşlarının düştüğü yerde canımı versem bile etkisi olmayacak. Bu öyle zoruma gidiyor ki, kelimelere dökemiyorum...Canım acıyor aga. Reyyan'ın ağlamasına sebep olduğum, onun her seviyorum dediğinde yüzüme vuruluyor. O zaman daha çok canım acıyor. Daha çok.
F:O zaman o yaşları sileceksin aga.
M:Yüzüm yok. Her zaman yanında olmaya, her gözyaşını silmeye cesaretim var ama sebep olduğum gözyaşını silmeye yüzüm yok.
F:Benim var mı? Annesinin, babasının, dedesinin sayamadığım diğerlerinin...Kimsenin yüzü yok aga. Herkes yaraladı Reyyan'ı. Hepimiz yaptık. Kimi ateş yakmaya karar verdi Azize hanım gibi, kimi odun taşıdı annem gibi, benim gibi, kimi ateşe verdi senin gibi, kimi ateşi harladı herkes gibi..Hepimiz suçluyuz. Suçu tek başına üstlenme.
M:Arkamdan geldi. Bir şey belli etmedi bana ama şimdi tek başına. Ne yapıyordur şimdi? Dalgınca etrafı mı izliyordur, düşüncelere mi dalmıştır, ağlıyor mudur kötü kaderine?..Eğer ağlıyorsa kızarmıştır hemen burnunun ucu. Gözlerinin güzelliği daha bir belli olmuştur. O narin omuzları sallanıyordur hafifçe. Tek olmasına rağmen, kimse duymasın diye ellerini kapatmıştır dudaklarına.
F:Ağlarken nasıl olduğunu biliyorsun? Gülünce nasıl oluyor biricik karın?
Miran hafif bir tebessüm kondurdu yüzüne. Gözyaşı dökerken gülmek ne zormuş anladı bir kez daha..
M:Gülerken mi? İnci gibi dişleri belli ediyor önce gülüşünü. Dudaklarının kenarında çok hafif bir gamze oluyor. O gamzenin aynısından bir de tam elmacık kemiklerinde var. Hem sağ hem solda. Gülerken o güzel gözleri kısılıyor. Yok oluyor sanki. Arada bir kıkırtı kaçıyor.
F:Sen nasıl farkına vardın bu kadar şeyin?
M:Sevince öyle oluyor işte...Aga benim Reyyan'ın içindeki derdi biraz olsun azaltmam lazım. Ama yardımın lazım.
F:Yengeme feda olsun yardımım..
Başını eğdi.
F:Belki, belki arada beni de affeder.
M:...
Miran'la olan konuşmasından sonra hemen Yaren'i aradı. Konuşmasına fırsat bile vermeden konuşmaya başladı.
F:Yaren, Reyyan'a söylediğimiz plan iptal, herkese her şeyi anlat, sonra da...
Reyyan – Fırat Telefon Konuşması
....
R:Fırat nasıl Şadoğlu ya? Ne yapacağım ben orada? Ben sana kocamın gönlünü alacağım dedim. Ona göre plan yap dedim, akraba ziyareti planla demedim.
F:Bende dediğini yaptım yenge. Miran akşam Şadoğlu'nda olacak. Ama tabi kendimi de düşündüm biraz.
R:Nasıl yaptın onu?
F:Size hazırladığım ortamı, sonra Yaren'le kullanırım diye düşündüm.
R:O nasıl sürpriz be? Kızı bu kadar gezdirme, ne işi var dışarıda o saatte?
F:Dalga geçme yenge. Ne yapayım yani? Aslanbey konağına mı götüreyim? Hazır Şadoğlu'nda kimse yokken, fırsat bu fırsat.
R:Bin elli dört kilometre karelik Mardin de, sadece Şadoğlu konağıyla, Aslanbey konağı mı var?
Aklına gelenle gözleri kocaman oldu.
R:Allah'ım sen sevdiğine böyle sürpriz hazırlıyorsan, bizim için ne yapmışsındır. Fırat valla ömür boyu başına kakarım. Sana güvendiğime pişman etme beni.
F:Aşk olsun yenge. Ne zaman pişman ettim de?
Geç kalmıştı Fırat. Kurduğu cümleyi geri alamadı.
F:Ben şey..Yani..
R:Neyse tamam dediğin gibi olsun. Akşam Şadoğlu'nda..Hadi görüşürüz.
Hızla telefonu kapattı. Gözleri tekrar doldu kendi kendine konuşmaya başladı.
R:Bugün geçmişi hatırladın diye böyle her şey zoruna gidiyor Reyyan. Her zaman böyle olmayacak. Ömrün boyu herkesin sözüne alınmayacaksın. Geçecek..Kanata kanata da olsa geçecek.
Akşam Reyyan Miran Telefon Konuşması
R:Kocam neredesin?
M:Babamlara gidiyorum güzelim. Kapının önündeyim. Babam bir dosya istedi onu alacağım. Sonra koşarak geleceğim yanına.
R:Tamam o zaman.
Karşılıklı telefonu kapattılar. Reyyan heyecanla yerinde doğruldu.
R:Melike ben gidiyorum, Mirhan sana emanet kardeşim.
ML:Git sen kuzum.
Reyyan hızla çıktı konaktan. Heyecandan kalbi gümbür gümbür çarpıyordu. Elleri titreyerek açtı konağın ihtişamlı kapısını. Gördüğü manzarayla kaşlarını çattı.
R:Ne oluyor burada?
biraz geç oldu ama sonunda geldi bölüm umarım beğenirsiniz yeni bölümde görüşmek üzere

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.