Reyyan bir kez daha dönüp kocasına baktı. Gözlerini doldurup, aklını çelmeye çalışıyordu.
R:Mirannn.
M:Yapma güzelim. Ne zamana kadar kaçacaksın? Dış kapının dış mandalı değiller ki, bir daha görmeyiz desem. Birisi annem, birisi yengem. En iyisi yüzleşelim gitsin.
R:Utanıyorum ama..
M:Biz utanacak bir şey yapmadık. Ne yani karımla sevişmekte mi yasak? Kendi evimizde bile rahat yok.
R:Üç, dört kere basıldık ama utanacak bir şey yapmadık. Kocam zaten bizim yaptığımız, utanılacak bir şey değil, herkes yapıyor. Utanmamız gereken kısım basılmamız…Neyse tamam girelim. Ama sende yanımda olacaksın. İki dakika oturduktan sonra, benim işe gitmem lazım deyip çıkmak yok.
M:Ama güzelim benim işe gitmem lazım.
R:Banane gitmeyeceksin.
M:Ama güzelim bugün gitmem lazım.
R:Nedenmiş?
M:Yeni asistan işe başlayacak bugün.
R:Eskisine ne oldu? Kız mı, erkek mi?
Miran gözlerini devirerek cevapladı karısını.
M:Kız hatunum kız..Eskisi evlendi.
R:Ne demek kız? Hangi kız? Ne tür kız?
M:Tövbe tövbe. Kız oğlan kız işte Reyyan. Ne demek ne tür kız?
R:Sevgilisi var mı bu kızın? Ya da evli mi?
M:Ben nereden bileyim güzelim. Kimlik fotokopisinde bekar yazıyordu.
R:Bende geleceğim.
M:Reyyan saçmalama güzelim. Sen bana güvenmiyor musun?
R:Güveniyorum canım. O nasıl soru? Ben sana güveniyorum, kızl…
M:Biliyorum, biliyorum. Sen bana güveniyorsun ama kızlara güvenmiyorsun. Güvenmeyen insanların en büyük klişesi bu.
R:Aşk olsun Miran. Bak valla ağlarım şuracıkta. Ben sana güvenmesem, seninle evlenmezdim, senden üç çocuk yapmazdım.
M:Bak güvenmediğinin en büyük kanıtı.
R:Neymiş o kanıt?
M:Üç çocuk..İnsan yoldan geçen adamdan yapar üç çocuk. Şöyle beş, on tane çocuk yapacaksın ki, millet senin bana ne kadar güvendiğini görecek.
R:Beş, on nereden çıktı Miran? Ta işin başında dört diye tutturmamış mıydın sen? Bakıyorum hedefinde ki sayılara yaklaşınca, hedefi yükseltiyorsun.
M:Tüh be yine yemedi.
R:Aşk olsun. Böyle konularda araya kaynatıp, benden onay alacaksın öyle mi? Sen iyi alıştın, benim arkamdan iş çevirmeye.
M:Ne iş çevirmişim de ben senin arkandan?
R:Hap der susarım. Bence sende hatanı kabul et sus…Hadi girelim içeriye. Yüzleşeceksek bir an önce yüzleşip, oğlumuzu alalım, evimize kaçalımm..Yani evimize gidelim.
M:Sen bu hap mevzusunu hiç unutmayacaksın değil mi?
R:Sence unutur muyum? Benim kocam Miran Şadoğlu.
M:Hadi girelim içeriye. Bu konu benim işime gelmemeye başladı. Ne demiş atalarımız?
R:Ne demiş?
M:Kaçanın anası ağlamazmış.
R:Her olaya uygun bir atasözü buluyorsun. Valla tebrik ederim kocam.
M:Var tabi. Bak mesela çocuk evin neşesidir, demiş atalarımız.
R:Aynı atalarımız, çocuk nerede pasak orada da demişler.
M:Nerede çokluk, orada bolluk demişler.
R:Çok çocuk anayı şaşkın, babayı düşkün eder de demiş.
M:Kardeşim olsun da kanlım olsun demişler.
R:Çocuk büyütmek, taş kemirmek de demişler.
M:Sade pirinç zerde olmaz, bal gerektir kazana; baba malı tez tükenir evlat gerek kazana..
Reyyan kaşlarını çatarak baktı kocasına.
R:Bu atasözünün konumuzla ne alakası var?
M:Ne bileyim? Vardır bir alakası. Akıl mı bıraktın insanda? Ben istiyorum işte.
R:Hamileyim be adam, hamileyim. Hem de ikizlere. Sen benimle neyin atışmasını yapıyorsun…Bir de üşenmemiş, dünya kadar atasözü ezberlemiş.
M:Ben zaten biliyordum bu atasözlerini.
Reyyan tam cevap vermek için ağzını açmıştı ki, kapalı kapının ardından duyduğu sesle birlikte sözlerini geri yuttu.
HAN:Kapının önünde ki deyimler ve atasözleri kitapçıklarına sesleniyorum. Atışmaya devam edecekseniz gelin de burada devam edin. Bize de eğlence çıkmış olur. İki izleriz.
R:Duy Miran duy. Bugün rezil olmalara doymadık.
M:Allah Allah. Lafa bak hele. Ben mi söyledim o kadar atasözünü? Sen başlattın.
Reyyan bakışlarını gökyüzüne çevirip, ellerini açtı.
R:Allah’ım sen görüyorsun ya Rabbim..
HAN:Kız girsenize içeriye.
M:Tamam yenge geliyoruz…Hadi yavrum, girelim içeriye.
R:Yaa Miran emin miyiz?
M:Eminiz tabi ki güzelim. Kaçış yok güzelim.
R:Üff yaa…
Ellerini kapının kulpuna götürdüğünde, derin bir nefes çekti içine.
R:Hadi Bismillahirrahmanirrahim.
M:Hadi güzelim, hadi.
Reyyan başını eğip içeriye girerken, Miran gülümseyerek kapıdan girdi. Karısının elini tutup, üst kata çıkmaya başladılar. Merdivenlerden çıkıp, masanın başına gelirken kendilerine doğru paytak adımlarla gelen Mirhan’la birlikte, Miran kucağına almak için yavaşça eğildi. Karısının elini bir an bile bırakmadan oğlunu kucağına alıp, yanağına bir öpücük kondurdu.
M:Oğlumm. Özledin mi sen bizi?
MR:An-ni.
M:Evet oğlum. Annen gelmedi bir türlü, o yüzden geç kaldık. Hep annenin yüzünden.
R:Miran..
MR:Ka-des..
R:Bak gör Miran. Oğlum bile farkında. Hamile haliyle nasıl hızlı hareket etsin diyor. Sende hiç anlayış göstermiyorsun baba diyor.
M:Allah Allah..
HAN:Hee hamilelikten geç kaldınız yani..Neyseee.
Reyyan kocasının kulağına doğru yükselip konuşmaya başladı.
R:Eyvahhh. Başlıyoruz.Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 🧡 görüşlerinizi söylerseniz sevinirim 😍 😍

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.