M:Nasuh bey...
Nasuh hemen sese doğru döndü.
N:Söyle torunum.
M:Ben hepinizden özür dilerim. Bizim boşanmamak için başka çaremiz yoktu. Ayrılamazdık. Benim fikrimdi. Aklıma başka çare gelmedi. Benim amacım sizin sevincinizi boğmak değildi. Biz sadece yuvamıza zarar gelmesin istedik o kadar. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı da ayrıca özür dilerim. Kapınızı açmak zorunda değilsiniz. Ben babama söyledim ama dinlemedi beni. Biz sizi rahatsız etmek, huzurunuzu bozmak istemeyiz. Ben karımı alır gider..
N:Nereye gidiyorsun oğlum? Nereye gidiyorsunuz? Müsaade etmiyorum. Gidemezsiniz. Siz benim torunlarımsınız. Yeriniz burasıdır. Al karısını çıkın odanıza. Yengen Reyyan'ın odasını hazırladı. Dinlenin güzelce. Miran oğlum. Alış bize oğlum. Sen artık buradasın. Sen benim torunumsun, bu eve yabancı değilsin.
M:Teşekkür ederim. Ben sizi huzursuz etmek için gelmedim. Kimsenin canı sıkılsın istemem. Biliyorum herkes şaşkın, ne olduğunu kimse anlamadı, her şey birden oldu. Ama kimse benim kadar şaşkın ve üzgün olamaz. Siz bir evlat kazanırken, ben otuz yılımı kaybettim, annemi kaybettim. Sadece bunun için sizden anlayış bekliyorum. Kimsenin bir anda alışabileceği bir durum değil, farkındayım. Ama kimsenin elinden bir şey gelmiyor. Ortada bir gerçek var. Bu gerçeğe herkes alışmak zorunda. Sizin için bir olan o zorluk, benim için on, yirmi. Alışmama izin verin lütfen.
Reyyan'ın elinden tutmasıyla, başını çevirdi karısına.
R:Hadi dinlen biraz. Konuşmak için de, alışmak için de çok vaktimiz olacak.
M:Tamam gidelim. İyi geceler herkese.
H - Z:İyi geceler oğlum.
N:İyi geceler torunum.
A:Miran..
Azat'ın seslenmesiyle merdivene yönelen ayakları durdu. Arkasını dönüp gözünün içine baktı.
A:Kusura bakma ben avluda öyle çıkıştım. Bir hoş geldin bile diyemedik. Hoş geldin evine. Hoş geldin aramıza.
Ellerini uzattı sıkmak için. Miran önce karısına baktı. Neyin ne olduğunu ayırt edemiyordu. Karısı yol göstersin istiyordu. Karısının gülerek başını sallamasıyla Azat'a döndü, ellerini sıktı. Ama Azat'ın ona sarılmasını beklemediği bir gerçekti. Kollarını kuzeninin sırtına doladı.
M:Hoşbuldum Azat. Hoş bulduk.
Herkesin gözünün içine baktı tek tek. Karısının elini tuttu.
M:Herkese iyi geceler tekrar.
R:İyi geceler.
H:İyi geceler çocuklar.
Z:İyi geceler.
Birbirlerine gülümseyip bundan sonraki odalarına doğru yola çıktılar. Ağır ağır çıktı Miran merdivenleri. İki gece önce gizlice girdiği konak, şimdi onun sığınağıydı. Başını gökyüzüne çevirdi. Derin bir ah çekti, içten bir of çekti içine. Bir kez daha sitem etti annesine, bu hale düşmesine tek sebebe. Karısının ellerinden tutmuş, içinde bin bir savaşla içeriye girdi.
Odalarından içeriye girdiklerinde Miran etrafına bakmaya başladı. Reyyan onun etrafı inceleyen bakışını görünce yanına gitti. Beline sarıldı, başını geriye çekip yüzüne baktı.
R:Ne oldu, niye öyle baktın?
M:Bilmem ilginç geldi. Dünle bugünü karşılaştırınca, ilk kez bu odaya gizli saklı girmedim, şaşkınım.
Reyyan kocasının yanağına bir öpücük kondurdu.
R:Burası bizim evimiz, burası bizim odamız. Bütün sıkıntıların yüzüne kapımızı kapatıp, içinde huzur bulacağımız odamız. Sana hemen alış, kabul et diyemem ama çaba göstermelisin. Azize Hanım'ın istediğini verme ona. O senin mutlu olmanı, ailenle olmasını istemiyor. Biz tam tersini yapacağız ki, o mutlu olamasın. Alışacaksın zamanla, sadece biraz zaman.
M:Hadi sen yat artık. Yoruldun bugün.
R:Sen?
M:Benim uykum yok, biraz oturacağım.
R:O zaman ben de otururum.
M:Reyyan hadi güzelim, uyu sen.
R:Olmaz Miran. Biz hep birbirimizin yanında olacağız. Unuttun mu yoksa?
M:İyi hadi yatalım o zaman.
Yatağa uzanmışlardı aradan bayağı bir zaman geçmiş, Reyyan uykuya dalmak üzereyken, Miran sürekli dönüp duruyordu. Miran'ın hareketiyle açtı gözlerini.
R:Miran uyumadın mı hiç?
M:Yok uyuyamadım. Yatağımı yadırgadım herhalde. Uyku tutmuyor. Oysa uykusuzluktan ölmek üzereyim.
R:Gel hadi.
M:Hıı.
R:Gel. Ben senin yatağın olurum.
Miran başını karısının göğsüne koydu. İçini kaplayan huzurla, bir müddet sonra ağırlaştı, uykuya daldı. Bu kez uyuyamayan Reyyan'dı. Tüm gece izledi kocasını. Uykusunda kasılmasını, rüyasının etkisiyle sıçramasını izledi. Öyle zoruna gidiyordu ki, sevdiği adam acı çekiyor ama kendisi hiçbir şey yapamıyordu. Elini tutmaktan başka. Miran'ın çırpınışları arasında geceyi gündüz etti. Sabah gün aydınlanırken uykuya daldı. Gözlerini açtığında Miran ayağa kalkmış, üzerini giyinmiş, pencereden dışarıyı izliyordu. Olanlara hala inanamadığı açıktı. Reyyan'ın arkadan sarılması ile çevirdi başını.
R:Günaydın kocacığım.
Miran asık yüzüyle, kuru bir şekilde mırıldandı.
M:Günaydın.
R:Ama gün aymamış. Ne oldu yine yüzün asık.
M:Daha ne olsun. Olanlar yetmez mi?
R:Yapma bunu Miran. Ne bana, ne kendine, ne de babama. Burada kimsenin suçu yok. Senden, babamdan çalınan bir gerçek var. Kaybedilmiş onca yıl. Şimdi hiç kaybımız yokmuş gibi hala bir şeyleri kaybetmeye devam mı edeceğiz? Sen demiştin bana, ya bir günümüz varsa o da bugünse diye. Ya babamla bir günün varsa, o da bugünse. Pişman olmaz mısın? Geçmişe yanmak bir şeyi değiştirmez. Sen bu musun? Sen koskocaman Miran Aslanb.. Şadoğlusun. Bugünlerin üstesinden geleceksin.
M:Gelirim değil mi?
R:Gelirsin tabi. Yeter ki sen önce toparlan ve ne yapmak gerektiğine karar ver. Ben de, babamda hep senin yanındayız. Bu hiç değişmez. Bunu unutma tamam mı?
Karısını içine sokarcasına sarılırken, bir kez daha dua gibi döküldü dilinden cümle.
M:Seni bana kader diye yazan Allah'a şükürler olsun. İyi ki sen kadınım, iyi ki sen.
umarım beğenirsiniz yorumlarınızı bekliyorum. yeni bölümde görüşmek üzere
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.