43-108

802 46 38
                                    

HAN:Ehh Cihan ben sana sormazsam bana da Handan demesinler. Sende ne insanın gözüne sokuyorsun. Sanki sorduk.

M:Sordun ya yenge.

HAN:Sormadım uydurma. Kocamın kartı bende de var hem. Çokta şey bir şey değil yani o. Hadi daha nevresim, yastık, yorgan alacağız.

R:Onlara gerek var mı? Biz evimize zaten almıştık.

HAN:Gerek var ki, alınacak diyoruz Reyyan hanım. Kocası kartları gözümüze sokar. Karısında tık yok. Oğlum senin karında kart olsa ne, onda bu tokluk varken. Sırf harcamayacağını bildiğin için verdin değil mi?

M:Ne alakası var yenge? İstediğini harcasın, benim karıma az bil...

HAN:İyi aman tamam anladık. Senin karın. Hadi gidelim artık... Sevimsizler.

Handan saçlarını hızla savurarak arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.

M:Bir şey anladıysam arap olayım.

R:Neyini anlamadın Miran?

Z:Kıskandı kıskandı. İşte sizin yengenizde böyle çatlak. Yapacak bir şey yok. Hadi gidelim bizde, şimdi söylenmeye başlar geç kaldık diye.

Zehra gülerek Handan'ı takip ederken, Reyyan etrafına bakıp kimse görmeden kocasının dudaklarına çok küçük bir öpücük kondurdu.

M:Bu ne içindi Reyyan hanım? Özlediniz mi hemen beni?

R:Teşekkür içindi Miran bey. Yengem beni hep utandırıyordu, oh oldu.

M:Sen varya sen, çok fenasın sen.

R:Sana fenayım adam.

Diyerek, arkasında çapkın gülüşlü, şaşkın bir Miran bırakıp hızla çıktı dükkandan. Geldikleri çeyiz dükkanında aldıkları ürünleri poşetlere doldurup Miran'ın eline tutuşturdular. Dükkandan çıkarken Miran'ın kulaklarına ilişen "bir yastıkta kocayın" sözü Miran'ın aklında yer edindi.

Yeni durakları olan kuyumcu da, kendilerine yeni alyans seçerken, Miran'ın gözlerinin içi parlıyordu, gözleri mutluluktan gülen sevdiğine bakarken. Ellerini yan yana tutmuş, alyanslarına bakarken yüzlerinde ki gülümsemeyi çoktan hak ettiklerinin herkes farkındaydı.

M:Şunu da çıkarır mısınız?

Miran'ın sözüyle Reyyan, Handan ve Zehra, Miran'a döndü. Parmak ucuyla işaret ettiği şeye dikkatle baktılar. Reyyan dolu gözlerle baktı kocasına.

M:Şöyle gelir misin?

Elleri titreyerek tuttu kendisine uzanan eli. Kendisine aldığı halhalı kaybetmişti o karmaşalı günlerde. Şimdi aynı halhalı, aynı sözlerle tekrar alıyordu kocası. Ellerini dudaklarının üzerine koymuş, gülümsemesini engelleyemiyordu.

R:Mi-Miran.

M:Efendim sevdiğim, efendim dünyam, efendim geleceğim, efendim sevdam, efendim kadınım. Söyle. Emret.

R:Seni çok seviyorum.

M:Hele ben, hele ben.

Dizlerinin üzerine çökmüş, ellerini uzatmıştı ki bileklerine, başını kapıya doğru uzattı.

M:Azat gelmiyor sanırım bu kez.

Söylediği sözle birlikte herkes gülerek birbirine bakarken, Miran karısının bileğine halhalı takmış, ayağa kalkarken de parmaklarını bacaklarına sürterek kalkmıştı. Kimsenin görmediğinden emin bir şekilde etrafa gülücükler saçıyordu. Karısının ellerine uzanıp üzerine bir öpücük kondurdu. Miran sonrasın da "Reyyan şu kolye çok güzelmiş, şu da güzelmiş, bu da güzelmiş" diye diye tüm kuyumcuyu almak üzereydi.

M:Haydi sizde alın alacaklarınızı. O kadar bizim için uğraştınız. Karımla benden size bir armağan olsun.

R:Ne güzel düşündün Miran.

Z:Oğlum ne ger..

HAN:Ben şu kolyeyi istiyorum, üzerine de şu küpe güzel olur.

Z:-ek var.

Zehra başını sallayarak Handan'ın yanına gitti. Kuyumcudan çıkıp eve gitmek üzere arabanın yanına geldiler. Reyyan arabaya girmiş, Miran poşetleri bagaja yerleştiriyordu. Aklına gelenle hızla Reyyan'ın kapısına geldi.

M:Güzelim iki dakika gelsene. Anne siz oturun biz hemen geliyoruz. Bir şey almayı unuttuk.

Z:Oğlum dünya kadar şey aldık. Daha ne alacaksınız?

M:Reyyan'ın halhalı ve yüzüklerimizden sonra en önemli şeyi unuttuk...Hadi gidelim Reyyan.

R:Miran ne unuttuk? Yavaş dur.

Han:Ne unuttuk kız biz?

Z:Ne bileyim?

R:Miran söylemeyecek misin? Ne unuttuk?

M:Mirhan'a hediye almayı unuttuk. Bir künye yaptırsak ona. Üçümüzün adı yazsa. Ailemizin adı.

Reyyan anında dolan gözleriyle baktı kocasına.

R:Alalım tabi güzel kalpli kocam. Hiçbir şeyi unutmayan kocam. İyi ki sen kocam. İyi ki sen.

Mirhan için seçtikleri künyeyi de alıp konağa doğru yola çıktılar. Akşam yemeğini yedikten sonra Reyyan'ın kulağına eğildi.

M:Güzelim ben Mirhan'ın yanına gidiyorum.

R:Tamam canım.

Miran sessizce odaya girdi. Beşiğin yanına geldi. Ellerini yavaşça kaldırıp, yumuşakça dokundu yanaklarına. Gözyaşları damla damla yol alıyordu. Parmaklarını dudaklarında, gözlerinde gezdirdi.

M:Oğlum. Güzel yavrum. O kadar güzelsin ki, öyle içimi titretiyorsun ki, kelimelerle anlatamam. Aklım çıkıyor sana bir şey olacak diye. Herkese kafa tutan şu kalbim söz konusu, senle annen olunca bir kuşun kalbi gibi atıyor. Size bir şey olacak diye, sıtma tutuyor tüm bedenimi...Kızmıyorsun değil mi bana? Sana sıpa diyorum, anneni alıyorum elinden...Ama sende beni anla oğlum.. Ben şimdiye kadar kimi sevdiysem bir şekilde elimden kayıp gitti. Annem, babam, babaannem, Esma annem..Elimde bir annen kaldı. Sırf kaybetmemek için elimde sıkı sıkı tutmak istiyorum onu. Benden gidemesin, benden vazgeçemesin diye. Sana sevgimi de bu yüzden doya doya yaşayamıyorum. Sevdiğim herkes elimden kayıp gitti. Seni sevdiğimi belli edersem elimden gideceksin diye korkuyorum. Seni de, anneni de kaybedersem hayatta kalamam oğlum.. On gün sonra düğünümüz var annenle, kendimi çok tuhaf hissediyorum. Çok isterdim biliyor musun Esma annemin yanımda olmasını. Çocukluğuma tanık olan kadını beni damatlıkla görmesini çok isterdim..Neyse başını ağrıttım. Anlaştık mı oğlum? Yaralı bir babam var benim de, aklını annemle bozmuş de, kızma bana ne olursun kızma? Seni çok seviyorum oğlum. Seni de anneni de çok seviyorum.

R:Sana kim kızacakmış bakayım. Alnını karışlarım ben, benim kocama kızacak adamın. O sıpa yatsın kalksın da dua etsin senin gibi bir babası olduğu için.

umarım beğenirsiniz . yeni bölümde görüşmek üzere .

hercai 43 sonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin