HAN:Oğlum biz Zehra’yla çarşıya gitmiştik alışveriş yapmaya.
M:Evde kim vardı? Reyyan tek miydi?
Miran bakışlarını bu sefer Yaren’e çevirdi. İki adımda yanına geldi. Karşısında ateş gibi yanan gözleriyle dikildi. Seğiren gözleriyle tane tane sordu sorusunu.
M:Na-sıl ol-du bu? Sen yanındaydın değil mi?
Y:Be-ben yanında değildim.
Z:Oğlum yapma bize anlattı. Yaren bir şey yapmamış.
M:Yalan söyleme. Sen yaptın.
Y:Ya..lan söylemiyorum. Yemin ederim ki ben yanında değildim. Re-Reyyan eşyalarınızı topladı. An..nemler gittikten sonra bir korumaya valizleri taşıttı. Ben odamdaydım. Reyyan yan eve gitti eşyaları yerleştirmek için. Aradan baya bir zaman geç..ti. ben mutfağın yanındayken Reyyan’ın sesini duydum. Sizin e-ve doğru giderken bir ses duydum. Re-Reyyan kapının önünde yatıyordu. Kafası kanıyordu. Ben bir şey yapmadım. Yemin ederim ki ben bir şey yapmadım.
M:Yalan söylüyorsun. Ne istedin ha? Reyyan’ı öldürmek mi istedin? Bebeğimizi öldürmek mi istedin?
Z:Oğlum hele bir Reyyan uyansın. Sorularımıza cevap versin.
HAN:Oğlum Yaren yapmamıştır. Yani tamam Reyyan’ı pek sevmez ama bir şey olsun istemez. Sen korkudan ne düşüneceğini şaşırdın. Hadi biraz sakinleş.
M:Sakinleşeyim tabi nasıl sakinleşeyim mesela? Aklıma ne getireyim? Az kalsın hem karımı, hem bebeğimi kaybediyordum. Ne sakinleştirecek beni?
Gözleri tekrar Yaren’e çevrildi. Elleri bu sefer yanlarında duramadı. Sert bir şekilde kolundan tuttu.
M:Sen yaptın..Ne istedin benim karımdan. Cevap ver bana. Ne istedin benim karımdan? Ne istedin benim çocuğumdan?
İşte bu cümle ortalığın karışmasını kolaylaştırdı. Çünkü Miran’ın bu sözlerini hastaneye gelen Hazar, Nasuh, Fırat, Cihan, Harun duymuştu. Nasuh gözlerinden ateş saçarak Yaren’in yanında soluk aldı. Ellerini kaldırmasıyla Yaren’in yüzünü felç edecek kadar sert bir tokat atması bir oldu. Yaren suçsuz yere suçlanıyordu. Tek çıkar yolu Reyyan’ın uyanınca gerçeği söylemesiydi. Hak veriyordu herkese ister istemez, şimdiye kadar yaptıkları yüzünden kimsenin ona inanmaması, onu suçlaması çok normaldi. Gözlerinden akan yaşlar birbiri ardına giriyordu yola. Cihan geldi karşısına. Tokat atmadı ama Yaren’in, keşke tokat atsaydı diyeceği cümleler kurdu. Gözyaşları daha da fazla akarken, çaresizce çırpınmaya başladı.
Y:Yemin ederim ki ben yapmadım. Ben bir şey yapmadım. Ben konaktaydım. Reyyan yan evdeydi. Ne oldu bilmiyorum. Belki merdivenlerden düştü, belki yedikleri dokundu. Yemin ederim ki bilmiyorum.
M:Seni benim elimden kimse alamaz, duyuyor musun beni? Eğer benim bebeğime bir şey olsun, benim karıma bir şey olsun, seni benim elimden kimse alamaz. Allah şahidimdir ki yaptıklarının cezasını kimseye bırakmam. Hele bir Reyyan uyansın. Ağzından senin adın bir dökülsün.
Y:Ben yapmadım.
M:Sen o zaman gör ortalık nasıl karışır? Sen o zaman anlayacaksın, Reyyan’ın neler yaşadığını? O çektiklerinde suçsuzdu gerçi, tam olarak anlaman mümkün değil Reyyan’ı. Ama emin ol anlaman için her şeyi yapacağım.
Y:Ben yapmadım. Ben bir şey yapmadım. Dede, baba ben bir şey yapmadım. İnanın bana ben bir şey yapmadım.
N:Göreceğiz. İnşallah yapmamışsındır Yaren, inşallah. Yoksa sana yapacaklarımı benim şu aklım almıyor. İşte asıl o zaman kork benden.
Yaren sicim gibi akan gözlerini yere sabitledi. Aklına gelen Reyyan’ın meydana atıldığında konağa geldiği akşamdı. Dedesinden dayak yediği akşam. Gülerek Reyyan’ın dayak yediğini izlediği akşam.
N:Ulan söyle bana. Ne kahpelik ettin de kocan seni düğün günü sabahı bu gelinlikle sokağa attı he?
R:Ben bir şey yapmadım. Niye gitti bilmiyorum?
N:Onu bilmiyorsun da ettiğin haltların neye mal olduğunu biliyor musun? He? Rezilliğinin, kahpeliğinin Şadoğlu ailesine neye mal olduğunu biliyor musun lan?
R:Bir kusurum yok benim. Bilmiyorum, niye yaptı bilmiyorum. Dedem valla bilmiyorum, ben hiçbir şey yapmadım. Hiç kimseye bir şey yapmadım.
N:Ulan bir kelime daha söylersen gebertirim seni he.
Hatırladığı olayla gözlerini sıkıca kapattı.
Yaren İç Ses:Bir zamanlar gülerek izlediğin olay başına geldi değil mi Yaren? Suçsuzsun ama suçsuzluğunu ispat edemiyorsun. Kimse sana inanmıyor. Tıpkı Reyyan gibi. Onun suçsuzluğunu anlatamadığı gibi. İnsan yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Anladın sonunda değil mi Yaren?
Bakışları bu sefer yanında duran annesine çevrildi. Onunda gözyaşları akıyordu.
Y:Anne yemin ederim ki ben yapmadım. Ben bir şey yapmadım.
HAN:Ben sana nasıl inanayım kızım? Sen bana söyle, ben sana nasıl inanayım? Bunca ettiğin şeyden sonra ben nasıl diyeyim, benim kızım yapmamıştır diye? Elimi kolumu bağladın benim kızım.
Y:Ben yapmadım. Vallahi yapmadım.
Yaren’in çırpınışları fayda etmedi. Kimsenin bakışı değişmedi. Tam Miran tekrar üzerine geleceği sırada, doktorun seslenmesiyle hızla yönünü değiştirdi. Doktorun karşısına dikildi.
M:Karım karım nasıl? Bebeğimiz nasıl?
D:Öncelikle geçmiş olsun. Telaşlanacak bir şey yok. Başını biraz sert vurmuş ama tomografisinde herhangi bir şeye rastlanmadı. Bebekte gayet iyi. Herhangi bir probleme rastlanmadı. Şimdi uyutuyoruz Reyyan hanımı. Yarın sabaha kadar uyur, hem güzelce dinlenmiş olur. Sizin de burada beklemenize gerek yok.
M:Yanında durabilir miyim? Benim varlığımı hisseder o.
D:Tabi girebilirsiniz. Tekrar geçmiş olsun.
M:Teşekkürler doktor bey. Çok sağ olun.
Umarım beğenirsiniz 🙏 Yeni bölümde görüşmek üzere hoşçakalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.