Reyyan, Mirandan ayrılmış. Yatağa yatmıştı. Nefes nefese konuşmaya başladı.
R:Yok bu hamilelik bana hiç yaramadı. Geriye dönebiliyor muyuz?
M:Hangi geri?
R:Bugünün başına. Ben bugün çok yoruldum. Valla herkes anlayacak otelde ne yaptığımızı.
M:Boşver anlasınlar. Evliyiz biz. Karışamazlar bize.
R:Bize zaten karışmıyor kimse kocacığım. Valla şu son bir yıldaki en mutlu günlerimizi yaşıyoruz, şu bir iki aydır. Sanki hayat yeni baştan başlamış gibi.
M:Nasıl yani? Daha önce mutlu değil miydin? Ben seni mutlu edemiyorum yani, öyle mi? Bunu mu demek istiyorsun sen bana? Sen bana mutluluk getiremedin ama yaptığın çocuk getirdi demek istiyorsun değil mi? Sen beni sevmiyorsun artık. Anladım ben seni.
Miran cümlelerini bitirip, çıplak haliyle çıktı yataktan. Reyyan şaşkınca kocasının arkasından baktı. Odada tek kaldığında mırıldandı kendi kendisine.
R:Ben ne dedim şimdi ya? Alınacak ne dedim? Niye alındı şimdi bu adam?
Reyyan yataktan kalkıp kocasının peşinden gitti. Kocası duşun altına girmiş, duvara başını yaslamış, öylece suyun altında duruyordu. Kabinin içine girdi. Sırtından göğsüne doğru sardı kollarını. Sırtına öpücük kondurdu.
R:Kocam. Özür dilerim. Ben öyle söylemek istemedim. Ben sensiz nasıl yaşanır, nasıl nefes alınır bilmiyorum ki? Ben seninle başladım hayatın tadını almaya. Gönül koyma bana ne olur? Ben ne dediğimi bilmiyorum valla bak. Sen işe gidince bile ben vakit geçiremiyorum, kimsesiz hissediyorum kendimi. Yapma, aramıza mesafe koyma. Ben sensiz hayattan zevk alamam ki.. Hem sen niye beni ciddiye alıyorsun ki? Hep senin bu çocuğun yüzünden. Ne dediğimi biliyorum, ne yaptığımı? Suçlu hep o valla.
Miran hızla karısına döndü.
M:He şimdide başıma çocuğu bela ettin diyorsun öyle mi?
Reyyan artık sabrının sonunu yaşıyordu.
R:He Miran öyle diyorum. Nereden bildin?
Miran, Reyyan'ın beline doladı kollarını. Dudaklarına öpücük kondurdu.
M:Yaa. İşte böyle güzel karım. Ne dediğini, karşındakinin neye alındığını anlamıyorsun değil mi?
Yüzünü okşayarak konuşmaya devam etti.
M:Bende böyleyim işte güzelim.
Reyyan'ın ellerini aldı. Önce dudaklarına götürüp öpücük kondurdu, sonra çıplak bedeninde kalbinin üzerine koydu.
M:Tam şurada öyle bir heyecan var ki. Böyle bazen gümbür gümbür atıyor. Aynı yerinden çıkacakmış gibi. Öyle güçlü atıyor ki bazen, benim bedenime değil de, sanki bir filin bedenine yetecek kadar güçlü. Ama aynı zamanda da korkuyorum. Korkudan tir tir titriyor. Öyle çok korkuyorum ki. Gözlerinde bir nem olur mu, sen benimle mutsuz olur musun diye, öyle çok korkuyorum ki. Şu benim bedenime fazla gelen kalp atışı bir kuşun kalp atışı gibi yetmiyor bana, o kadar zayıf geliyor. Aklım çıkıyor seni üzeceğim diye. Seni çok seviyorum. Bu sevda bazen dilimi bağlıyor, bazen elimi kolumu bağlıyor. Kendimi kaybediyorum. Hiç aklımda olmayan şeyler yapıyorum. Sen beni ciddiye alma çok.
Reyyan ellerini kocasının yüzüne koydu. Okşamaya başladı, gözyaşlarını sildi kendi gözyaşları akarken.
R:Ben seni öyle seviyorum ki. Kalbim titriyor seni görünce. Bedenim ürperiyor. Benim seni ciddiye almadığım bir saniyem bile olamaz. Böyle böyle yaşayacağız işte. Sen bana katlanacaksın, ben sana. Zaten evlilik bu değil mi?
M:Ah güzelim ah. Hadi gidelim eve. Çık hadi. Karşımda böyle durma daha fazla.
Duştan çıktılar. Üzerlerini giydiler. Reyyan aynanın karşısında saçlarını tararken arkasından yaklaştı Miran. Boynuna bir öpücük kondurdu.
M:Dudakların kiraz gibi kıpkırmızı olmuş. "Gel öp beni" diye bağırıyor resmen. Bir öpücük çalsam mı o kiraz dudaklardan?
Reyyan parlayan gözlerini iyice açtı. Ağzı sulanmıştı.
R:Kiraz mı? Hani nerede?
M:Kiraz demedim güzelim, kiraz dudakların dedim.
R:Tamam işte bende onu diyorum.. Kiraz. Nerede? Hadi getir. Al gel.
M:Reyyan güzelim. Bu mevsimde kiraz olmaz ki. Ben nereden bulayım kirazı?
R:Banane Miran. Ben kiraz istiyorum.
M:Güzelim Allah aşkına ben nereden bulayım kirazı? Mevsim meyvelerinden birisi olmaz mı? Elma mesela, ya da muz, ya da portakal, ya da nar.
R:Ne narı Miran, ne portakalı?
M:Ne olmuş yani? Narda kırmızı, kirazda. Benziyor biraz.
R:Olmaz Miran ben kiraz istiyorum.
Yüzünde gülümsemeyle kollarını kocasının boynuna doladı.
R:Hem sana da ikram ederim. Sen dedin ya kiraz dudakların diye. Ne dersin?
M:O zaman kesin portakal olsun.
R:O niyeymiş? Ben kiraz istiyorum.
M:Portakal hani..
Ellerini Reyyan'ın göğsüne götürdü. Okşadı hafifçe.
M:Anlarsın ya. Malum organa benzetilir. Eğer benim isteklerime göre canın çekecekse, bence portakal daha güzel olur.
Hızla Miran'ın eline vurdu Reyyan.
R:Çek o patilerini Miran. Sen bugün hakkını fazlasıyla doldurdun. Ben kiraz istiyorum. Gitsen, şimdiye alıp gelmiştin.
M:Reyyan neyi alıp gelmiştim? Nereden bulacağım ben?
Reyyan'ın, Miran'a bakan gözleri yavaşça doldu. Bir damla firar etti yanaklarından. Miran gözyaşını hızla silip, kollarına aldı karısını.
M:Güzelim neden ağlıyorsun şimdi?
R:Sanki ben istiyorum. Senin çocuğun istiyor. Ben senin canından canı, parçanı taşıyorum ama sen bana bir kiraz almıyorsun. Yavrumun canı çekmişti.
Ellerini karnına doladı.
R:Gör yavrum gör. Baban olacak adam birkaç tane kirazı çok gördü bize.. Gel ben sana resimlerini göstereyim kirazın yavrum, belki hevesin geçer. Sen görürsün Miran. Bir doğsun bunların hepsini anlatacağım. Babanız bana bir kiraz almadı diyeceğim.
M:Haydaa...
umarım beğenirsiniz. yeni bölümde görüşmek üzere. yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.