A:Fırat nereye gidiyorsun böyle acele acele?
Fırat cevap vermeden kapıya doğru gidince bu sefer Esma sordu.
E:Oğlum nereye demeyecek misin?
F:Miran bekliyor işimiz var.
A:Ne işi, bir şey mi oldu? İyi mi Miran?
F:Hiç aklınız kalmasın siz olmayınca gayet iyi. Anne ben gidiyorum. Reyyan’ın canı kiraz çekmiş. Almadan gelme demiş, onu aramaya gidiyoruz biz.
Esma yüzüne yerleşen gülümsemeyle uğurladı Fırat’ı.
A:Ya Esma. O gözlerine bakarak büyüttüğümüz çocuk büyüdü de, hamile karısının aşerdiklerini arıyor. Nasıl affedecek bu çocuk beni? Benim yaptıklarımdan sonra, ben affedilmeyi hak ediyor muyum ki?
E:Zaman gösterecek her şeyi. Sadece zaman. Bir iki yıl önce kim derdi ki, Miran namusuyla oynayacağı kıza aşık olacakta, çocukları için böyle hevesle bekleyecek. Gözlerinin içi gülecek. Senin bu intikamının tek işe yaradığı konu bu herhalde, Reyyan ve Miran birbirlerini buldu.
Miran, Aslanbey konağının önüne gelmiş Fırat’ı bekliyordu. Fırat kapıdan çıkıp sağına soluna baktı. Elinde kocaman bir rulo kâğıtla, arabaya geldi. Ön koltuğa oturdu.
M:O ne aga?
Fırat gülümseyerek açtı, elindeki kağıdı.
F:Türkiye haritası.
M:Türkiye haritasını ne yapacaksın oğlum.
F:Mardin de bulamayacağına göre, tüm Türkiye de arayacağız. Hadi bir yere gidelim sıcak çay içelim.
Bir sıcak çay eşliğinde harita üzerinden inceleme yapıyorlardı.
F:Şimdi aga önce bu kiraz ağacı nerelerde olur ona bakmak lazım. Hangi iklim meyvesidir mesela. Mesela Antalya. Araştır bir internetten kiraz ne zaman yetişirmiş.
Miran eline telefonu alıp araştırmaya başladı.
M:Yok aga. Başka neresi olabilir?
F:Muğla’ya bak. Belki orada vardır. Sonra bak Isparta. En çok kiraz üretilen yerlerden birisi de orasıymış. Belki senin karın gibi hamile birisi vardır. Dondurucusuna falan atmıştır.
M:Oğlum saçmalama. Ne yapayım? Isparta’ya gidip insanların dolaplarına mı bakayım? Aga bence böyle oturmaktansa aramaya başlasak belki buluruz.
F:Nereden bulacağız aga? Bence arabaya atlayalım, sıcak yerlere doğru gidelim. Nede olsa sıcakta yetişiyor kiraz.
M:Aga cins cins konuşma sıcak neresi var Türkiye de? Mevsim olmuş kış. Hava durumu izlemiyor musun sen hiç? Ben Ege ve Akdeniz bölgesinde ki tanıdıklarıma haber vereceğim. Manav marketlere baksınlar. Belki buluruz.
F:Aga bulsak nasıl gelecek? Çürür gelene kadar.
M:Aga artık dondurucuya mı koyuyorlar, şoklatıyorlar mı bilmem? Reyyan bulamazsan gelme eve dedi. Oğlum karşımızda şimdiye kadar tanıdığımız Reyyan yok. Hamile kaldığından beri bambaşka bir şey oldu valla. Almaz beni eve.
F:Bu hamilelik ne menem şeymiş? Hiç mi iyi yanı yok?
Miran’ın aklına gelenlerle yüzünde çapkın bir ifade oluştu.
M:Oldu tabi aga. Bir özellik geldi ki, valla bu huysuzluklarını bile güzel gösterecek kadar güzel özellik geldi.
F:Öyle mi? Neymiş o özellik merak ettim?
M:Ne olacak oğlum arz…...Höst sanane lan benim karımdan. Git kendi karından öğren.
F:Oğlum benim karım mı var?
M:Git, evlen olsun. Allah Allah. Oyalama beni. Telefon açacağım ben. Ya sabır ya Allah.
Aradan geçen saatler ne Miran’ın işine yaramıştı, ne de Fırat’ın.
Elinde telefon haber verdiği yerlerden sonuncusuyla konuşuyordu.
M:Nasıl bulamadınız yahu. Bir gün içinde kiraz üreteceksiniz demedim. Alt tarafı bir kiraz bulacaksınız. Kapat kapat.
Miran yanında duran Fırat’a ileride ki manavı gösterdi.
M:Son bir manav kaldı bakmadığımız. İnşallah burada vardır aga. Yoksa ne yapacağım bilmiyorum valla.
Kapısından içeriye girdi.
M:Kolay gelsin. Bol kazançlar. Ben kiraz arıyorum. Var mı sende?
MNV:Bu mevsimde mi? Kiraz mı?
Miran tüm gün kiraz aramış bulamamıştı. Haliyle sinirleri biraz gerilmişti.
M:Evet çok sıkıldım evde, baktım boş boş oturuyorum. Ne yapsam da başıma iş alsam dedim? Aklıma bu geldi. Nasıl iş görür mü?
F:Miran sakin ol aga.
M:Nasıl sakin olayım aga. Sanki ben keyfimden arıyorum ettiği lafa bak.
Manava döndü tekrar.
M:Karım hamile benim. Kiraz aşerdi. Merakını giderdiysek var mı yok mu kiraz?
MNV:Yok kiraz miraz. Olsa bile vermem sana.
M:Vermezsen verme lan ben bulamam sanki.
MNV:Bulursan bana da getir. Hadi kardeşim hadi. Gidin başka yerden bulun belanızı. Uğraşmayım sizinle.
M:Uğraşsana. Allah için benimle uğraş hadi.
F:Miran aga sakin ol hadi gidelim.
M:Yok aga gitmiyorum. Benimle uğraşacakmış. Gelsin uğraşsın benim zaten canım burnumda, çatacak yer arıyor…
Miran’ın sözü yarıda kalmıştı. Çünkü çenesine bir yumruk yemişti. Ellerini çenesine götürdü. Eline bulaşan kanla dudaklarına gülümseme kondurdu. Dudağının kenarı patlamıştı.
M:Allahım sana şükürler olsun. Bende nerede stres atacağım diye düşünüyordum. Bana bu imkanı verdiğin için binlerce kez şükürler olsun sana. Aga Reyyan “niye insanlara saldırıyorsun” derse şahidim sensin. Ben seninle konuşuyordum. Arkadaş kaşındı. Şimdi müsaadenle ben arkadaşı kaşıyıp hemen geliyorum. Sen burada bekle. Gelelim sana. Sen bana belamı bulduracaktın değil mi? Benim adım bela kardeşim. Gel seni belanla tanıştırayım.Miran kiraz arıyor 🤣🤣yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 🧡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.