Ağlayan Mirhan'ın söyledikleri erişti ilk önce Miran'ın kulaklarına. Bakışlarını Mirhandan ayırıp, önüne atlayan karısının sadece birkaç saniye sonra sarsılan vücuduna çevirdi.. Gözleri şaşkınlıkla kocaman açılırken, ellerini karısının beline koymuş, olanları anlamaya çalışıyordu. Olayın şokunu üzerinden atamamıştı.
Reyyan sağ göğsündeki kurşun yarasının üzerine götürdü elini. Gözlerinden canının acısıyla yaşlar akmaya başladı. Görüntüsü bulanıklaşmaya başlayınca, gözlerini kapatıp açmayı denedi. Sırtında hissettiği kocasının sıcaklığı kendisini yavaş yavaş hissizliğe bırakıyordu. İçine bir nefes çekmeye çalıştı. Göğsüne batan sancıyla birlikte nefesi kesilirken, kocasının adını mırıldandı. Son bir çırpınışla.
R:Mi-Mi-Miran....Beb....
M:Tamam yorma kendini... yorma birtanem...
Beyninde şimşekler çakarken, karısının adını söylemesiyle kendisine geldi. Karısının beline daha sıkı sardı kollarını, Reyyan yere düşmeden tuttu. Yavaşça yere yatırdı. Kollarının arasına aldı. Başını dik tutmaya çalışıyordu. Çığlıklar ardı ardına kulaklarına ulaşıyordu. Karısını kaybetme korkusuyla yüz yüzeydi Miran. Rengi atmış, gözlerinden yaşlar çoktan akmaya başlamıştı. Karısının konuşmaya çalışmasıyla hızla durdurdu.
M:Tamam yorma kendini... yorma birtanem...Re-Reyyan. Sen ne yapıyorsun ha? Benim önüme neden atlıyorsun? Sen-neden-önüme-atlıyorsun? Neden? Telaş Miran'ı ele geçirmişken elleri titremeye başladı.
M:Birisi bir şey yapsın, ambulans çağırın, bir şey yapın.
Başında çırpınırken, korkan, ağlayan, telaşlı bakışlar kendisini etkileyemiyordu. Tek düşündüğü karısının haliydi. Elleri titreyerek dokundu karısının yanaklarına.
M:Yalvarırım sana, yalvarırım bana bunu yapma. Unutmazsın sen, Reyyan yoksa Miran yok..Bi-biliyorum ben senin inadını. Sırf ben yaşayayım diye tutunursun hayata dört elle. Sakın kendini bırakma. Bizim yapacak daha çok şeyimiz var. Daha çocuklarımız olacak, sen kaç tane istersen. Valla hap kullanmana da bir şey demeyeceğim. Sen iyi ol, benim başımın üzerinde ol, ellerin üzerimde olsun, sen benimle ol yeter. Sen neyi nasıl istersen öyle olsun...
R:Bi-bizim be-bebe...
Reyyan karanlığın kendisini ele geçirmesiyle sözlerini tamamlayamadan gözlerini kapattı. Gözleri korkudan irileşen kocasını göremiyordu artık.
M:Reyyan aç gözlerini. Bunu sakın, sakın bana yapma Reyyan. Affetmem..Duyuyor musun beni? Seni asla affetmem..Eğer benden böyle kurtulacağını sanıyorsan çok yanılıyorsun söyleyeyim. İlk fırsatta dibinde biterim. Aç gözlerini, duyuyor musun beni?
Ceketini hızla çıkarttı, karısının göğsüne bastırdı. Kucağına aldığı karısını hastaneye doğru götürürken, arkada bıraktıklarını görecek halde değildi. Mirhan Melike'nin kucağında inmek için çırpınırken, oğlunun yüzüne bakabilecek durumda değildi. Hastaneye giderken kaç kaza tehlikesi atlattığını görecek halde değildi. Birisine çarpmaktan son anda kurtulduğunun da farkında değildi. Gözleri arka koltukta, annesinin kucağında, gözleri kapalı yatan karısındaydı.
Z:Kızım.. Reyyanımm. Yapma annem.. Aç gözünü. Bana bu acıyı reva görme, kurbanın olayım. Yapma kızım.
Oğlunun son hız kullandığı arabanın ani freniyle birlikte öne doğru savruldu, kızı kucağında, gözleri yaşlı Zehra hanım. Miran arabadan indiği gibi hastanenin içine girdi. Feryatları bütün hastaneyi inletirken Miran'ın tek derdi arabanın arkasında yatan karısıydı. Bulduğu doktoru ve hemşireyi kolundan tuttuğu gibi arabanın yanına getirdi. Arabanın diğer kapısını açarak, karısını kucağına aldı. Sedyeye yayılan saçlarından gelen kokuyla burnunun direği sızladı adeta. Gözleri daha fazla yaşla dolarken, ameliyathane kapısının önüne geldiler. Çırpınışları fayda etmedi. İçeriye giremedi. İçeriye girmek üzere olan doktoru durdurdu. Kollarına sarılırken gözleri yaşlarla doluydu. Dizlerinin üzerine çöktü.
M:Doktor, bende geleyim. Karımın elinden tutayım.
D:Olmaz Miran bey. Bu ufak bir pansuman değil veya doğum değil. Gelemezsiniz.
Hızla ayağa kalktı. Kollarına gözyaşlarını sildi.
M:Bak ağlamıyorum, valla ağlamayacağım da, hiçbir şeye karışmayacağım. Ağzımı bile açmayacağım...Karımın yanında olayım, elini tutayım. O-o beni hisseder. Yalvarırım bak, lütfen. Karımın bana ihtiyacı var.
D:Olmaz Miran bey. Karınızın sağlığı için söylüyorum. Sizi içeriye alamam. Lütfen burada bekleyin. Biz gerekli açıklamayı size yapacağız emin olun.
M:Doktor ona bir şey olurs...
D:Biz elimizden geleni yapacağız Miran bey. Siz sakin olun. Dualarınızı eksik etmeyin yeter.
M:Doktor ben ölürüm.
D:Allah'ın izniyle kimse ölmeyecek. Sizin aşkınıza en yakın şahit bu hastane, merak etmeyin siz. Bu aşkı yarım bırakmayız inşallah. Şimdi izin verin bana artık, geç kalmayayım.
Doktor ameliyathaneye girerken Miran, köşede elleri kalbinin üzerinde ağlayan annesinin yanına gitti. yanına gidip sıkıca sarıldı. Miran'ın kendisine sarılmasıyla birlikte kendisini salan Zehra hanım yere oturdu, oğlunun kollarında.
M:Anne sakin ol. Benim karım güçlüdür. Onun bizi mutsuz etmek gibi bir lüksü yok. Açacak gözlerini, yine benimle uğraşacak, laf sokacak, oğlumuzla birlikte olacağız yine. Hep birlikte. Hele bir gözlerini açsın, bunların hesabını hep soracağız. Sen hiç merak etme.
Z:Açacak gözlerini. Benim kızım nelerin üstesinden geldi, bununda gelecek.
M:Tabi ki gelecek. Daha onun bize çok borcu var. Bize mutlu bir hayat borcu var. Öyle hemen koyveremez.
Elleri kalplerinin üzerinde, iki saati aşkın süredir beklerken, konakta ortalık daha da karışıktı.
umarım beğenirsiniz. beklettiğime değer inşallah. yeni bölümde görüşmek üzere..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanficÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.