M:Hadi güzelim. Geç kalacağız. Daha gezeceğiz sonra alışverişe gideceğiz. Sonra sürprize gideceğiz. Ooo çok geç kaldık çok.
R:Tamam Miran hazırım ben. Şu sürprizin ne onu söylesene sen bana?
M:Oldu canım başka. Sürpriz bu sürpriz. Söylersem sürprizin ne anlamı kalır?
R:Aman tamam söyleme.
M:Ama varya öyle bir sürpriz ki öff yani.
R:Yaa söylemiyorsun bari özendirme. Bir de öve öve anlatıyor.
M:Sana da bir şey söylenmiyor ya.
Reyyan son hazırlığını yapıp Miran’a seslendi.
R:Hadi gidelim artık. Ben hazırım.
Miran’ın yanağına bir öpücük kondurdu.
M:Bu ne için?
R:Bugün yürümeme izin verdiğin için.
M:Alışveriş yapacağız. Kucağımdayken rahat rahat alışveriş yapamayız ki.
R:İyi bari bunun farkında olman çok güzel. Hadi çıkalım o zaman.
Bir Saat Sonra AVM
Alışveriş arabasını almışlardı. Reyonlarda dolanıp duruyorlardı. Miran eline geçeni arabaya atıyor, Reyyan, Miran görmeden geri çıkartıyordu.
M:Reyyan bu ne işe yarıyor? Lazım olur mu acaba? Gerçi ne soruyorum? Bebek reyonunda satılıyor, kesin önemli bir işe yarar.
R:Miran ona gerek yok. İhtiyacımız yok. O elma rendesi bebek için. Ama o zamana daha çok var. İhtiyaç olmaz.
M:Olsun biz yine alalım. Dur şunları da atalım. Reyyan sarı mı mavi mi? Karar veremedim. Şimdi mavi alırız. Bu sefer her şeyi mavi oldu. Kızmasın Mirhan bey. Ne yapsak ki? En iyisi ikisini birden alalım.
Diyerek arabanın içine attı.
R:Almayalım Miran. Zıbın o ya zıbın. O Mirhan bey bunu giydiğinde iki hadi olsun üç aylık olacak. Neye kızsın. Öyle diye diye şiştim valla. her üründen iki üç tane aldın. Ben yoruldum valla. Ama alışveriş yapmaktan değil. Senin gereksiz yere aldıklarını geri yerine koymaktan.
M:Ne? Se-sen.
Miran hızla dönüp arabaya baktı. Araba bomboştu. Sadece birkaç kıyafet vardı.
M:Reyyan bu haksızlık ama. Benim aldığım o kadar şeyi geri mi koydun yerine?
R:Evet Miran geri koydum. Sana kalsa dördüncü araba dolacaktı. Puzzle almışsın çocuğa. Ya daha doğmadı bu çocuk ya. Puzzle nereden çıktı? Ne oyuncağı? Onları almak için daha çok vaktimiz olacak.
M:Hevesimi neden kursağımda bırakıyorsun.
R:Kocacığım ben senin hevesini kursağında bırakmıyorum. Sadece gereksiz, şimdi lazım olmayacak şeyleri almana izin vermiyorum. O kadar. Yani herkesin yapacağı şeyi yapıyorum. Bu yüzden beni suçlayamazsın. Zaten dünya kadar hediye gelir. Onları giydirip bunlara sıra gelene kadar çocuk kocaman olur.
M:Ama..
R:Asma yüzünü Miran. Çok abartmak yok. Birkaç parça bir şey alalım gidelim. Acıktım ben.
Reyyan’ın tüm söylenmelerine rağmen Miran yine de baya bir ürün atmıştı arabaya. Tabi kıyafetlere bakarak hayal alemine dalan Reyyan, aldıklarını kasada görmüş ve sadece ters ters bakmakla yetinmişti. Bu alışverişin sonucunda tam altı yaşına kadar çocuğa bir daha alışveriş yapmaya gerek kalmayacak şekilde her şeyi almışlardı. Otele geri geldiklerinde Reyyan yatağın üzerinde ki kıyafeti görünce Miran’a sıkıca sarılmıştı. Miran, Reyyan için çok güzel ateş kırmızısı bir kıyafet almış, hazırlanması için odaya göndermişti. Kendisi de karısıyla uyumlu olmak adına giydiği takımın kravatını ve mendilini kırmızı seçmişti. Hazırlığını bitiren Reyyan’ın yanına geldiğinde, sessizce arkasından sarılmıştı. İlk başta korkuyla hafif ürperen Reyyan, sonrasında sıkıca sarılmıştı kocasına.
M:Çok güzel olmuşsun dünyam.
R:Sende çok yakışıklı olmuşsun geleceğim.
M:Hadi gidelim çok hoşuna gidecek bir sürprizim var sana.
R:Ya ben hamileyim hamile. Bu kadar heyecan iyi değil bana.
M:Olmaz bir şey. Bunlar tatlı heyecanlar. Hadi gidelim. Biraz İstanbul’un tadını çıkaralım. Şurada gitmemize ne kadar kaldı ki?
R:Ne çabuk geçti on gün? Şaka gibi iki gün sonra dönüyoruz.
M:Artık aklını başından nasıl aldıysam, zaman su gibi geçti.
R:Nasılda mütevazı.
M:Huyum kurusun.
Reyyan’ın alnına bir öpücük kondurup çıkışa yönlendirdi karısını.
Arabayla giderken Reyyan arka koltukta yanına oturan kocasına sokuldu hafifçe.
R:Nereye gidiyoruz? Söylemeyecek misin?
M:Söyleyeceğim Reyyan. Sadece birkaç dakika daha beklemeni istiyorum o kadar.
R:Söylemesi kolay. Gel sen sabret. Çatlayacağım valla meraktan.
Aradan geçen birkaç dakikadan sonra araba durdu. Miran karısının kapısını açtı. Elinden tutup inmesine yardım etti.
M:Geldik güzelim. Yavaş yavaş in ama. Yavaş.
Elinden tutup denize yaklaştı. Parmaklarını ileriye doğru uzattı.
M:Bak şurayı görüyor musun?
R:Gördüm. Kız kulesi değil mi orası?
M:Evet Kız kulesi. Şimdi şu gelen tekneyle oraya gideceğiz. Akşam yemeğini orada yiyeceğiz. Sen ben birde Mirhan bey.
Reyyan dolan gözleriyle baktı Miran’a.
R:Gerçekten mi? Yaptın mı? Kapattın mı benim için?
M:Yaptım tabi. Ben senin her şeyi yaparım. Sana az bile.
Reyyan dudaklarını birleştirmeden önce yanaklarını okşadı.
R:Seni çok seviyorum be adam. Çok seviyorum.
Gelen tekneye kocasının yardımıyla bindi. Kız kulesine gittiklerinde Reyyan içeriye girmek istediğinde mani oldu.
M:Güzelim sen burada bekle iki dakika. Ben hemen geleceğim.
R:Miran ne oluyor?
M:İki dakika bekle kadın. Hemen geleceğim.
R:İyi hadi bekliyorum. Acele et ama.
M:Tamam güzelim iki dakika.
Umarım beğenirsiniz 🙏 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.