biraz geç oldu kusura bakmayın yoğundum biraz
iyi okumalar
Reyyan – Miran
R:Miran, Miran uyan hadi nolur. Beni bırakamazsın. Bana söz verdin. Senin öyle bir lüksün yok. Benden, bizden vazgeçemezsin. Aç gözünü hadi. Miran, uyan nolur.
Gözlerinden yaşlar birbiri ardına akıyor, dur durak bilmiyordu. Uyansa "sen neden ağladın Reyyan, sen benim karımsın, ağlayamazsın" dese ne çok sevinirdi. Sesi buğulu çıkıyordu. Hıçkırıkları boğazında düğüm oluyor, her saniye nefes almasını daha çok engelliyordu.
Miran uğultulu gelen seslere gözlerini açmaya çalıştı.
M:Reyy..
R:Allah'ım şükürler olsun ya rabbim. Buradayım Miran, buradayım kocam. Konuşma yorma kendini, çıktık sudan hiç merak etme, bende iyiyim sende iyisin. Tutun bana hadi gitmemiz lazım bekleyemeyiz burada. Gitmemiz lazım yardım et bana hadi. Kalk kocam.
Miran yapabildiği kadarıyla kendisini toplamaya uğraştı. Kalkmaya çalıştı. Tüm ağırlığını narin karısına veremezdi. Olabildiğince Reyyan'a yardımcı olmalıydı. Ayağa kalktı. Zorlukla yol almaya başladılar. Nereye gideceklerini bilmiyordu Reyyan. Her şeyden önce Miran'ı iyileştirmesi lazımdı. Dışarıdan bir yara görünmüyordu ama bilemezdi. Korkuyordu, kalbi sanki ağzında atıyordu. Ya bir şey olsaydı. Ya Miran'ı kaybetseydi nasıl yaşar, nasıl nefes alırdı. Uzun, belirsiz, yorucu bir yolculuk onları bekliyordu.
Hazar – Harun – Cihan – Yaren
Hazar bey, Reyyan'ı gönderdiğinden beridir yerinde duramıyordu. Kızı ve oğlu tehlikedeydi. Reyyan'ın dediği olmuş olabilirdi. Belki de, belki de artık yaşamıyordu.
İç Ses Hazar: Saçmalama Hazar, onlar neler atlattı bu nedir ki. Hiç bir şey olmaz saçma saçma şeyler düşünme iyi onlar.
Zehra'nın yanına gitti. Reyyan'ın gece hastanede kalacağını ve onun refakatçi olarak yanına gittiğini söyledi. Zehra'nın onunla gelmek istemesine izin vermedi. "Karnındakini bebeğimizi düşün Zehra. Olmaz gelme." Demedi yeterliydi. Zehra hiçbir çocuğuna kıyamaz, onlardan herhangi birisine bir şey olmasına izin vermezdi. Kabul etti. Haber vermesini istedi.
Tam konağın kapısından çıkarken telefonu çaldı. Arayan Harun'du.
H:Alo Harun. Oğlum bu saat oldu neden aramıyorsun sen? Haber etmiyorsun. Öldüm meraktan burada. Nerede Reyyan?
HR:Amca çok kötü bir şey oldu.
H:Ne-ne oldu? Reyyan, Reyyan iyi mi? Ya Miran, ona mı bir şey oldu? Konuşsana oğlum, desene ne oldu? Bir şey olmadı değil mi iyi onlar. İkisi de iyi.
HR:Amca Miran uçurumdan düştü. Suyun içinde sürüklenmeye başladı. Reyyan da ardından atladı. İkisi de çıkmadı.
H:Oğlum sen ne dediğini bilmiyorsun. Ne demek Miran uçurumdan düştü, Reyyan ardından gitti. Ne demek ikisi de çıkmadı. Neredesiniz de bana ben geleceğim oraya.
HR:Vadinin orada ki uçurum amca.
H:Vadinin oradaki. Tamam geliyorum ben hemen. Sen yine bak etrafa tamam mı? Haber et bana. Allah'ım sen evlatlarımı koru. Ne olur ikisine de bir şey olmasın. Sen onları bana bağışla.
C:Evlatların öyle mi abi. Benim evladımın canına kasteden bir adam ne zamandan beri senin evladın? Hani Reyyan hastaneye gidiyordu. Oyunlarınıza artık benim damadımı da mı katıyorsunuz? Kaçtı öyle mi? Her şeye rağmen, Azat'ı vurmasına, başımıza onca bela açmasına rağmen, o Miran soysuzuna kaçtı yine kızın öyle mi? Bu sefer geberteceğim o Miran itini, bu sefer kurtulamayacak.
H:Cihan, Cihan dur, dur dedim sana. Dinle bir beni. Bilmediğin şeyler var. Cihan dinle beni. Allah'ım sen koru ya rabbim.
Hazar aceleyle arabaya atladı. Vadiye doğru yola çıkarken arkasında bir tanık daha bıraktığını bilmiyordu. Yaren her şeyi duydu.
Y:Demek yine kaçtın he Reyyan. Akıllanmayacaksın sen. Ama yakındır ben sana demiştim ecelin yakındır. Ama Miran var orada ona da bir şey yaparsa babam. Allah'ım Miran'a bir şey olmasın. Benim bir şey yapmam lazım. Reyyan'a ne olursa olsun ama Miran'a bir şey olmasın. Benim bir şey yapmam lazım ama ne? Gönül... Tabi yaa ona haber verirsem o salak dakikasında biter orada. Aferin kız Yaren. Yine çok akıllısın haa. Yüzünde ki sinsi gülüşü silip rolüne büründü, Gönül'ü aradı.
Reyyan – Miran
Sabah olmak üzereydi. Saatlerdir yürüyorlardı. Miran yarı baygındı. Hafif değildi ki kolları rahatça taşısın Miran'ı. Beli iki büklüm oldu.
R:Eh Reyyan ne diyeyim ben sana. Telefonu neden almazsın ki yanına. Hoş suya atladım. Telefonda ziyan olurdu. Ne yapacağım ben, nereye gideceğiz. Allah'ım sen yardım et.
İleride gördüğü köyle yüzü aydınlandı. Hemen oraya gitmeli diye düşündü.
R:Nasılsa yardım edecek birileri çıkar. Az kaldı Miran. Köy var bak ileride. Biraz daha dayan ne olursun? Köye vardığında hayallerini yıkan bir gerçekle yüzleşti. Değil yardım edecek insan bulmak, siz burada ne arıyorsunuz diyecek bir kişi bile yoktu.
umarım beğenirsiniz yorumlarınızı bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.