43-8

1.7K 38 31
                                        

Hazar – Zehra – Nasuh

H:Reyyan, Reyyan..

Z:Reyyan yok Hazar bey, ne oldu?

H:Konuşacaklarım vardı. Nerede?

Z:Ne konuşacaksın benim kızımla?

H:Etme böyle Zehra ne olur? Bilmediğin şeyler var. Yapmak zorundaydım. Hem onlar boşanmadılar. Dinlemiyorsun ki beni.

Z:Anlat dinliyorum, anlat hadi. Kızımı nasıl babana, kardeşine ezdirdiğini anlat.

H:Ne yapmalıydım Zehra, Miran Azat'ı vurdu. İntikamımdan vazgeçtim dedi, soframıza kadar oturdu ama aslında vazgeçmemiş. Buna rağmen Reyyan yine de ona inandı. Adliyenin önünde yapamayacağım dedi. Neden deyince de şey işte..

Z:Ne işte. Anlatsana Hazar bey ne oldu adliyede?

H:Reyyan gebeymiş.

Z:Gebe mi?

H:Gebe yaa. Anneanne oluyorsun Zehra. Bende dede.

Zehra şaşkınlığını atıp gülümsemeye başladı. Sonra aklına Miran geldi, haberi olsa hamile karısını asla bırakmazdı. Aklıma gelen inşallah başımıza gelmez diye düşündü. Onu evladından ayırmak nasıl bir vicdansızlıktı. Miran şimdi ne yapsa haklıydı.

Z:Ee Miran, benim bildiğim Miran hamile karısını bırakmaz.

H:Doğru bırakmaz. Ama bilmiyor. Reyyan şimdilik söylemedi.

Z:Ama sonuç değişmiyor Hazar bey kızımız şuanda kocasından sevdiği adamdan ayrı. Gerçeği söyleyecek mi, daha doğrusu söylemesine müsaade edecekler mi belli değil. Miran öğrendiğinde ne olacak peki. Zaten kendisini annesiz babasız bırakanın sen olduğunu düşünüyor. Şimdi birde evladını babasız bırakmaya çalıştığınızı duyarsa ne olur. Seni bir daha asla affetmez. Ben esas o zaman olacaklardan korkuyorum. Hem Azat meselesine gelince, belki haklı bir sebebi vardır. Bir şey olmuştur. Miran bize bir kez yalan söyledi Hazar bey, onda da ne kadar pişman olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben güveniyorum Miran'a. Yapsaydı şimdiye kadar bin kez yapardı. Ama yapmadı, yapmaz da. Mirandan bize kötülük gelmez ben eminim. Hazar bey benim sana bir şey söylemem lazım, bunu öğrendikten sonra anlayacaksın ki, Miran bizim düşmanımız değil.

H:Ne diyorsun Zehra. Neymiş Miran'ın bize düşman olmadığını sana düşündüren.

Z:Hazar bey Miran, Miran senin oğ....

N:Hazar.

Z:Buyur baba.

N:Telefon çalıyor, şirketten aradılar. Git bak bir.

H:Tamam baba gidiyorum. Zehra sen beni bekle hemen geliyorum ben.

N:Zehra sen ne yapıyorsun? Ben gelmesem söyleyecek miydin Hazar'a?

Z:Söyleyecektim. Bilsin.

N:Yav sen daha emin olmadan nasıl söylemeye kalkarsın. Ya yanlış biliyorsan. Reyyan gideli nice zaman oldu, gelir biraz sonra bakarız araştırırız, emin olur öyle söyleriz Hazar'a ama şimdi daha hiç bir şey belli değilken karıştırma ortalığı.

Z:Benim artık ne bu intikama, ne de kızımın gözünden akacak bir damla yaşa tahammülüm yok artık.

N:Niye sustun o zaman şimdiye kadar? Hee. Ayağının tozuyla öğrenmedin herhalde böyle bir şeyi değil mi? Annenin yanına gitmeden biliyordun. O zaman niye söylemedin? Çünkü böyle bir şey yok, yalan sende biliyorsun.

Z:Hayır yalan değil. Ben söyleyemedim, çünkü Reyyan üvey olduğunu bilmiyor. Ya üveyliğini söylemem ya da susmam gerekiyordu. Korktum ben söylemeye diyemedim, kızım sen üveysin diye ama artık durum bu hale geldiyse Reyyan'a üvey olduğunu söyleyip bu sırrı söyleyeceğim herkese. Herkes bilecek artık Miran'ın, Hazar beyin oğlu olduğunu.

H:Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin Zehra? Ne demek bu?

Nasuh ile Zehra gelen sesle arkalarını döndüler. Gözlerinden yaş akan bir Hazar görmeyi beklemiyorlardı. İlk kendisini toparlayan Zehra oldu.

Z:Ne duyduysan doğru Hazar bey. Miran senin oğlun.

H:Nasıl olur böyle bir şey, mümkün değil sen ne dediğini bilmiyorsun?

Z:Ben ne dediğimi de ne söylediğimi de iyi biliyorum Hazar bey. Dilşah'ın sana yazdığı mektubu okudum. Miran senin oğlun. Reyyan diye tutturdular çünkü senin iki evladın var. Gül, Miran'ın kardeşi ama Reyyan üvey. Bir şekilde Reyyan'ın üvey olduğunu öğrendi. Sonra da intikam planını devreye soktu. Anlasana Hazar bey Miran senin oğlun. Reyyan'ı şimdi Miranla birlikte Gül'ün bebeğini almaya gönderdim. Mektup ondaydı. Mektubu görünce sende anlayacaksın ki Miran aslında bir Şadoğlu.

Reyyan – Miran

R:Miran, Mirann. Uyan hadi.

M:Hıı. Tamam beş dakika daha.

R:Yok beş dakika falan kalk hadi.

M:Tamam o zaman iki buçuk dakika.

R:Miran iki buçuk dakika ne ya. Kalk hadi.

M:Tamam bir dakika.

Reyyan Miran'ı böyle ikna edemeyeceğini anladı. Miran fırsatçılığı aklına geldi. Onu uyandırmanın en kolay yolu aklına geldi. Dudağına hafif bir öpücük kondurdu. Geri çekilip yüzüne baktı. Hala uyuduğunu görünce tekrar öpücük kondurdu. Ama Miran yine uyanmadı.

R:Off Miran yaa. Tamam yorgunsun da şurada ne kadar beraber kalacağız. Sanki hep birlikteyiz sen anca uyu. Sonra yok ben seni çok özlüyorum bilmem ne. O yüzden geldiğimizden beri uyuyorsun. Off off.

Söylenmeye devam ederken üzerinde bir ağırlık, dudaklarında sıcak bir dudak baskısı hissetti.


Bir daha ki bölüm halvet değil ama halvetimsi bir şeyler varrr

Beğeneceğinizi umuyorum. yorumlarınızı bekliyorum.

hercai 43 sonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin