R:Ohh be insanın evi gibisi yok valla. Özlemişim odamı.
M:Hee sadece odanı özledin öyle mi? Başka bir şey özlemedin mi? Odadan mesela.
Reyyan, Miran'ın ne dediğini anlamamıştı.
R:Ne gibi mesela?
M:Ne bileyim herhangi bir şey.
Miran'ın kollarının arasına girdi.
R:Seninle böyle sarmaş dolaş izlediğim manzarayı özledim.
M:Ma-manzarayı özledin. Başka ne özledin?
R:Başkaa. Bu odanın kapısını kapatıp, sadece biz olmayı özledim.
M:Anladım. Başka.
Başını göğsüne yasladı, gözlerini kapattı.
R:Yatağımızı özledim, sana sarılıp yatmayı özledim.
M:Başka.
R:Birde senin hödüklüğünü özledim. Başka, başka. Ne başka Miran? Ne duymak istiyorsun anlamadım ki?
M:Sen beni özlemedin mi Reyyan?
R:Seni neden özleyeyim Miran? Zaten sürekli yan yanayız.
Miran'ın şaşkınlıktan açılan gözlerini görünce daha fazla dayanamadı. Dudaklarına bir öpücük bıraktı, tebessümü arşa çıktı.
M:Ama ben seni, sana sarılırken bile özlüyorum.
R:Şaka yapıyorum kocam. Asma hemen yüzünü. Benim seni özlemediğim tek bir anım yok ki, "beni özledin mi" diye soruyorsun.
M:Oh be bir an nasıl korktum biliyor musun?
Reyyan'ın kıkırdayarak yanaklarından öpmesi ile aleve düştü tekrar.
M:Karnın aç mı?
R:Yok değil. Sen gelmeden önce karnımı doyurmuştum ben.
M:Allah seni inandırsın, ben çok açım.
R:Baştan söylesene Miran. Bir saattir çene çalıyoruz burada. Ne istersin, ne yapayım sana?
M:Bir şey istemem.
R:Ama açım dedin.
M:Evet açım. Ama ben sana açım. Gel bakalım sen buraya.
Lafını bitirir bitirmez kucağına aldı karısını, yatağa doğru geliyordu.
R:Miran, Miran dur. Şimdi sırası mı?
M:Ne sırası Reyyan özledim işte. Bunun sırası mı olur?
R:Ben sana kızgınım hala.
M:Alacağım ben senin kızgınlığını, sen hiç merak etme güzelim.
R:Mira...
Sözü Miran'ın dudaklarına armağan ettiği öpücükle yarım kaldı. Kendisini Miran'a kaptırması saniyeler aldı sadece. Kocasının kollarının tadına doya doya varırken, kalbi bir kuş misali çırpınıyordu. Çıplak bedenleri birbirine dolanmış, yüksek tepelerden yere inmişlerdi. Kocasının göğsüne başını koymuş nefesini düzene sokmaya çalışıyordu Reyyan. Miran'ın saçlarına gömdüğü yüzüyle, başına kondurduğu öpücükler sebebiyle vücudunun titremesine engel olamıyordu. Nasıl bir sevap işlediğini düşündü o kolların arasında. Nasıl bir sevap işlemişti de, Allah bu sevdayı reva görmüştü ona. Kalbinde sevdasıyla, dilinden düşürmediği şükrüyle gözlerini dikti kocasının gözlerine. Ağzını açıp tek kelime etmedi dili, oysa aklı bangır bangır bağırıyordu sevdasını.
M:Sabah olmak üzere güzelim, uyu da dinlen biraz. Çok yordum seni.
Reyyan koynuna biraz daha sokulurken, elleriyle yüzünü okşadı.
R:İyiyim ben. Sen kendine bak, kolun yaralı şu yaptıklarımıza bak. Canın acımadı değil mi?
M:Benim canım seninleyken hiçbir zaman acımaz güzelim.... Reyyan.
R:Hıı.
M:Sen üşümüşsün sanki. Bak ayakların, bacakların buz gibi.
R:Yok Miran, üşümedim.
M:Üşümüşsün işte Reyyan. Benden iyi mi bileceksin? Gel bakayım şöyle, ört üstünü de. Hıhh. Koy bacaklarını da bacaklarımın arasına şöyle, şimdi oldu.
Bunları söylerken Reyyan'a bırakmadan kendisi yapıyordu.
M:Hadi uyuyalım artık.
R:Sen sanki benim üşümemi bahane etmişsin gibi geldi bana ama neyse iyi geceler kocacığım.
M:Orasını karıştırma sen, iyi geceler karıcığım.
Yorgan üstlerinden bellerine kadar sıyrılmış, Reyyan'ın bir bacağı Miran'ın üzerinde, kolları ve başı göğsünde, uyuyorlardı yorgunlukla. Bu tatlı halden ilk uyanan Miran oldu. Gördükleriyle ömrü şenlendi, güneş daha bir canlı aydınlattı dünyayı adeta. Ne güzelde sarıp sarmalamıştı karısı. Hep böyle kalmayı diledi bir kez daha. Başını Reyyan'ın aşık olduğu saçlarına, saçlarının kokusuna gömdü. Gözleri kapalı, huzuru koklaya dursun, Reyyan'ın hareketlenmesi ile ona baktı. Reyyan sızlayan bedeniyle bir an kaşlarını çattı. Sonra çok güzel bir gülümseme armağan etti sevdiğine boynundan öperken.
R:Günaydın kocacığım.
M:Günaydın dünya güzelim. Nasıl, güzel uyudun mu?
R:Hımm. Şu bir iki gündür uyumadığım kadar güzel uyuyorum seninle. Deliksiz uyudum valla.
M:Allah Allah.
R:Ne oldu?
Miran yüzünde sinsi bir gülüşle ekledi.
M:Ben geçen gün o tarafa şöyle bir uzandım da, sırtıma tel battı gibi hissettim. Sanırım bizim yatak eskimiş. Senin sırtına batmadı mı?
R:Yok Miran batmadı bir şey. Başka şeyler battı, onun yorgunluğu var biraz ama tel değildi. Sen hiç merak etme.
M:Yok yok biliyorum ben teli. Sana kıyamam ben, sen gel şöyle sırtına batmasın. En yakın zamanda da ben yatağımızı değiştiririm.
Sözlerinin ardından Reyyan'ı kucağına oturttu. Reyyan çıplak bedeniyle üstte kalınca utancından renk değiştirdi yine.
R:Ne yapıyorsun Miran, çıplağım.
Miran'ın elleri vücudunda gezerken baştan aşağı, konuşmaya başladı.
M:Emin olabilirsin ki çok farkındayım güzelim. O kadar farkındayım ki, o kadar olur... Reyyan.
R:Efendim.
M:Ben diyorum ki.
R:Ne diyorsun?
M:Ben diyorum ki. Sen çıplak, ben çıplak bunu değerlendirsek mi?
Reyyan gülümseyen yüzü ile Miran'ın üzerine doğru eğildi ellerini göğsünde gezdirerek.
R:Nasıl olacakmış o değerlendirme.
M:Şöyle ki. Sen bana biraz daha yaklaşıyorsun, sonra ben senin dudaklarına tıpkı bizim aşkımız gibi, alev alev bir öpücük bırakıyorum.
Yüzüne bir gülümsemeyle ellerini Miran'ın başının üzerinde birleştirdi.
R:Kulağa hoş geliyor. Ee değerlendirelim madem.
Üzerine doğru eğilmiş dudakları birleşecekken, kapının aniden açılmasıyla üzerine yorganı çekip kenara yattı.
umarım beğenirsiniz. biraz geç oldu sanki kusura bakmayın

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.