Reyyan sabah erkenden kalktı. Mirhan’ın karnını doyurup Melike’ye emanet etti. Başka kimseye haber vermeden konaktan çıktı. Aslanbey konağına yaklaşınca Fırat’ı aradı.
F:Alo.
R:Fırat benim Reyyan. Kapının önündeyim. Dışarıya gelir misin?
F:Ne oldu? İyi misiniz?
R:İyiyiz iyiyiz korkma. Çık hadi bekliyorum. Mirhan’ı yalnız bıraktım. Dönmem lazım hemen. Fazla vaktim yok.
F:Tamam geliyorum.
Birkaç dakika sonra kapıda görünen Fırat’la bakışlarını etrafında gezdirdi.
R:Fırat.
F:Ne oldu?
R:Fırat benim Esma hanımla konuşmam lazım.
F:Ne konuşacaksın?
R:Fırat yardımcı olacak mısın, olmayacak mısın? Vaktim yok diyorum, ne oldu diye soruyorsun. Benim vaktimi alıyorsun.
F:Tamam sakin ol Reyyan. Çağırıyorum.
Azize kapıdan giren Fırat’ın, telaşla mutfağa girdiğini görünce, kapıya çevirdi bakışlarını gördüğü Reyyan’la adımlarını o tarafa yönlendirdi.
A:Reyyan.
Reyyan duyduğu sesle gözlerini yumdu sıkıca.
R:Efendim Azize hanım.
A:Hoş geldin Reyyan. Hayırdır hangi rüzgar attı seni buraya?
R:Sizi ilgilendiren bir konu olsaydı bilirdiniz Azize hanım. Esma hanımla görüşmeye geldim.
A:Burada neden bekliyorsun? Girsene içeriye.
R:Teşekkür ederim. Ben böyle iyiyim.
A:Sen bu konakta yaşadın Reyyan. Yabancıymış gibi davranma. Sen benim gelinimsin.
R:Ben sizin hiçbir şeyiniz değilim. Miran da öyle. Bizim sizinle bir bağımız yok Azize hanım.
Tam o anda Esma hanım kapıda göründü.
E:Reyyan kızım hoş geldin.
Reyyan kızım sözünü duyunca gözlerini sıkıca yumup, derin bir nefes çekti içine.
A:Sizin benimle çok alakanız var. Miran benim torunum. Sen benim torunumsun. Mirhan Baran benim torunum. İster kabul edin ister etmeyin.
R:İster kabul edin, isterseniz etmeyin bizim sizinle bir alakamız yok. Ne Miran, ne ben, ne de Mirhan. Hiçbirimiz senin torunun değiliz Azize hanım. Sen bizim hayatımızı mahvettin. Biz senin mahvettiğin hayattan kurtulduk…Kocamdan da, oğlumdan da uzak dur. Her şeye tamam derim, susarım, yutkunurum. Ama artık evladım var. Ve benim evladımın canının yanmasına tahammülüm yok. Senin Miran’ın canını yakman, Mirhan’ın canını yakar. Ben kendim için can yakamam ama evladım için gözümü kırpmam. Kocam için gözümü kırpmam.
A:Mirhan Baran Şadoğlu adıyla yaşasın. Allah uzun ömür versin. Sağlıklı bir ömür nasip etsin. Benden ne sana, ne kocana, ne de oğluna zarar gelmez Reyyan. Sana yemin ederim ki.
R:Hayırdır. Bu melek hallerinin sebebi ne? Ne zaman böyle konuşsan, başımıza bir hal geliyor.
A:Artık gelmeyecek.
R:İnşallah Azize hanım. İnşallah…
Bakışlarını karşısında ki üçlü de gezdirdi. Fırat’ta, Azize de, Esma da Reyyan’a bakıyordu.
R:İsterdim ki hayatımızdan tamamen çıkıp gidin. Ama ne kadar sahte olursa olsun. Ne kadar kendi emelleriniz için olursa olsun benim kocamı büyüttünüz siz ikiniz. Esma hanım dokuz gün sonra Miran ve benim düğünümüz var. Dili nefretini kusarken içinde bir yerde sizin, yanında olmanızı istiyor.
E:Kızım benimle böyle konuşma el gibi. Ben hem senin hem Miran’ın, Esma annesiyim. Siz ne demek?
R:Önceden öyleydi o. Tüm olanlardan sonra, tüm saklanan sırlardan, gerçeklerden sonra siz bizim için Esma anne değilsiniz. Esma annem, Miran’ın gözlerine bakardı. Bakardı da görürdü derinlerde ki acısını. O, annesiz babasız bir çocuğu mutlu etmek için türlü türlü oyunlar bulan bir insandı... Miran anlatmıştı, akşamları uyumaya göndermek için “saat kollarını açtı” dermişsiniz. Onlarda koşarak gidip yatarlarmış. Miran bunu anlatırken bile ben gözlerinde Esma annesini gördüm Miran’ın. Gözlerinde ona karşı hissettiği minneti gördüm… Miran’ın tüm bunları yaşamasına sessiz kalan bir kadın, ne onun Esma annesi olur, ne de benim. O kalpte nasıl bir sevgi var bilmiyorum? Kalbinde hala siz varsınız. Geçen gün oğluna dert yandı. Keşke yanımda olsalardı dedi. Ben hayatımızda olmanızı istemiyorum. İkinizin de. Ama Miran düğününde sizi yanında istiyor Esma hanım. Kendisi asla söylemez. Gelseniz de muhtemelen kabul etmez. Ama kocamı mutlu etmek, karısı olarak benim vazifem. Eminim ki böyle bir durum olsaydı o da benim için aynısını yapardı. Yüzüne bakmaya bile dayanamadığı insanların ayağına, benim için giderdi…
Reyyan’ın konuşmasıyla Azize’nin ve Esma’nın başlarını aşağı eğmesine sebep oldu. Bakışlarını Fırat’a çevirdi. Başını hafif sallayıp arkasını döndü. Beyninde yankılanan sesler yüzünden ne adımlarının sesini, ne de arkasından gelen Fırat’ın sesini duyuyordu.
F:Reyyan..Reyyan…Reyyan bir durur musun?
Reyyan son anda duyduğu sesle hemen arkasını döndü.
R:Kusura bakma Fırat duymadım. Kafam çok dolu malum.
F:Yok ne kusuru? Öncelikle teşekkür ederim ben. Hem Miran adına, hem de annem adına. Sana karşı annemi savunmak istemiyorum ama çok üzülüyordu. Hele sen doğum yaptıktan sonra her an sizi sordu. Çok pişman ol…
R:Boşver Fırat. Miran adına da teşekkür etmene gerek yok. O benim kocam, tabi ki yapacağım.
F:Reyyan aslında ben senden bir şey isteyecektim.
R:Yapabileceğim bir şeyse.
F:Yaparsın yani yapabilirsin tabi. Ben…ben Yaren’le görüşmek istiyorum. Bana yardım eder misin? O kadar olay oldu. Ben kafasını toplasın diye üzerine gitmek istemedim ama aklım Yaren de.
R:Fırat ben, şey, yani…
F:Biliyorum Reyyan. Senin korkularını da biliyorum. Anlıyorum da. Benden Yaren’e zarar gelmez. Yarenden de bana gelmez. Ben eminim. İçin rahat etsin.
Reyyan başını salladı iki yana. Gözlerini yumdu sakince.
R:Tamam ben Yaren’le konuşurum. Haber veririm sana.
F:Çok sağ ol yenge.
R:Ne yengesi be?
F:Reyyan yenge. Sen benim altın kalpli yengemsin. Yengelerimin arasında en çok seni seviyorum valla.
R:Kaç tane yengen var.
F:O kadar seviyorum işte seni yenge. O kadar ki, tekliğini kaybettirmiyorum sana. Tek yengem olarak kalacaksın sen.
R:Bu şebeklik Mirandan mı bulaştı sana?
F:Yok canım ne Miran’ı? Bu benim kendi şebekliğim.Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölüm pazartesi akşamı gelir inşallah 🧡 😍 malum yarın hercai var 🤭 🤭 Yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 🧡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
Fiksi PenggemarÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.