İnce ve tiz bir ses gökyüzünde kilometrelerce yankılandı, gözle görülemeyecek kadar hızlı hareket eden Ned bir saniyeden kısa sürede onu dövüp,parasını alan ve ardından zindana atan 4 kişinin yanına gelmişti. 4 Kişi afallamış öylece kala kalmıştı. Bir tanesi tereddüt etmeden elinde ki kılıçla Ned'e doğru hareket ettiği anda bedeni yüzden fazla parçaya bölündü.
'Ortaya çıkın.'
Ned'in mutlak emrinin muattapları belliydi. 4 figür tereddüt etmeden Ned'in arkasında belirdi.
'Onları öldürün! Ardından Koza Şehrinde benimle buluşun. Biriniz gitsin ve Anka Kralına bu gün Koza Şehri Lordu Kont Joseph'i ve karşı koyan herkesi öldüreceğimi söylesin. Ardından aynı bilgiyi Alev Klanı Reisi ve Baş Komutan Daryus'a iletsin!...'
Ned kimin gittiğini umursamıyordu. Emirleri açık ve sorgulamaya kapalıydı. 3 figür ileri atıldığı gibi 3 adamın bedenleri param parça oldu. Ned ise 8.Seviye Orta Seviye Savaşçı olarak Aziz Adımların 3 ve son seviyesini kullanmaya başladı. Hızı bir ışık gibi görünmesine sebep oluyordu. Arkasında ki diğer savaşçılarla mesafesi her saniye açılıyordu fakat onlarda yılların verdiği deneyim ve bol zamanın getirdiği fazla teknik öğrenme avantajıyla Ned'i gözden kaybetmiyorlardı.
Sadece 3 dakika sonra onlarca kilometrelik yol bitmişti, Ned karşısında duran uzun surlara baktı, Surların beyaz dokusu ve her yanına yayılmış ağaçlarda ki sayısız beyaz örtü doğru yerde olduğunu anlatıyordu. Koza Şehri'nin isminde anlaşılacağı gibi her yerinde İpek böceği kozaları bulunurdu. Krallığın en kaliteli ipeği bu şehirden üretilirdi ve bu şehir resmen Krallığın koruması altındaydı. Hiç bir şehir,klan bu şehre saldıramazdı fakat Ned için bu kuralın önemi yoktu.
Surlara yöneldi ve kapıda durdu.
Nöbetçiler Ned'in pespaye görüntüsüne ve gözlerinde ki ölüm dolu bakışlara baktı.
Ned ise karşılık verip nöbetçiyle muhattap olmadan arkasında ki kişilere seslendi.
'İkiniz burayı temizleyin. Sen benimle gel.'
Ned zıpladığı gibi surun üstüne kondu ve içeriye girdi. Şehrin tam merkezinde yer alan devasa binanın görünüşünden kime ait olduğu anlaşılıyordu. Ned hızlı adımlarla ilerlerken hızına yetişecek kimse yoktu. Çığlık sesleri çoktan kapının önünde duyulmaya başlamıştı. Ned'in planladığı gibi herkesin dikkati kapıda ki katliama dönmüş ve onları fark etmemişlerdi. Ned devasa sarayın önüne geldiği anda çevresi beyaz cübbeli ve beyaz zırhlı askerler tarafından sarıldı. Bu askerlerin elit olduğu her hallerinden anlaşılıyordu fakat onların elitlikleri Ned'in karşısında çocukların elit olmasından farksızdı.
'Onları öldür ve Saray Lordunun odasında benimle buluş.'
Ned'in emri netti, ona itiraz etmek gibi bir şans bırakmamıştı ki ilk andan beri onu koruyan kişiler aslında korumaya ihtiyacı olmadığını biliyordu. Hızı,gücü ve diğer her şeyi 8.Seviye Zirvesinde ki bir kişiden neredeyse daha iyi di.
Ned'in arkasında bıraktığı adam katilama başlamıştı ve Ned yoluna devam ediyordu. Bütün şehri işgal etmeye başlayalı sadece 2 dakika olmuştu. Dış Kapıda çoktan 200 asker ölmüştü ve şuan 30 asker diğer savaşçının ellerinde son nefeslerini vermişti. Ned henüz kan akıtmamıştı fakat durum değişmek üzereydi. Saraydan içeri girdiği anda ayak sesleri ona yöneldi. Kan Kudretini sırtından çekti fakat sonra tekrar geri koydu.
'Bu işi halletmek için Kan Kudretine ihtiyacım yok!' dedi büyük bir öz güvenle. Üstüne akın akın gelen subay görünümlü askerlerin hepsi Ned'e 10 adım bile yaklaşamadan görünmez bir iplikle sarılıyor ardından bir anda binlerce parçaya ayrılıyordu. Ned Peri Kraliçesinin Dikiş Sanatının 3.Aşamasını büyük bir ustalıkla kullanırken rakiplerinin arasında 7.Seviye Savaşçılar bile basit birer tahta gibi param parça oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASD
FantasyFantastik #1 bir zamanlar. Kurgusal bir boyutta geçen hikayenin baş kahramanı 4 yaşındayken ailesinin ölümüne şahit olmuştur. O günden sonra hayatında ki hiç bir şey aynı kalmamıştı. Hayatını ailesini öldürenlerden intikam almaya ve klanını eski iht...