Ned gözlerini açtığında sessiz kütüphanede öylece duruyordu, yüzünde büyük bir gülümseme vardı ve keyifle karşısında ki duvara bakıyordu.
Birden kendisini geriye attı ve sandalyesine yaslandı, bedenini gevşetti.
'Muhteşemdi! Yer Seviyelerin savaşı hayallerimin çok ötesindeydi.' dedi Ned. Markus ve İlita'nın yaptığı savaşın etkisinden çıkamamıştı.
Anlayışını biraz geliştirmeyi başarmıştı fakat şuan düşündüğü tek şey o dövüştü.
Heyecanla kitabı aldığı gibi sandalyeden kalktı, raflara yöneldi ve elinde ki kitabı aldığı yere geri koydu.
Fazla uzaklaşmadan hemen rastgele bir kitabı raftan aldı, kitabın kapağına baktı.
'Yer Seviye Anube ve Yer Seviye İsterkin savaşı.' yazıyordu. Ned sadece gülümsedi ve bedenini tekrar heyecan kapladı.
Tereddüt etmeden hızla masaya koştu, kitabı koyduğu gibi oturdu ve kapağını açtı. Bir önce ki kitap gibi elini işaretli yere koydu. Bu sefer gözlerini önce kapatıp Tanrı Enerjisini kitaba aktardı.
Bir girdaba çekilir gibi zihni bedeninden kopartılıp alındı. Ardından gözlerini açtığında mutlak sessizliğin olduğu kolezyuma gelmişti.
Sahnede iki tane kadın duruyordu. Yaşları 20 civarlarında görünmesine rağmen çok daha büyük olduklarını anlamak Ned için zor olmamıştı fakat yaşlarını hiç umursamamıştı.
İki kadının güzellikleri nefes kesiciydi, Ned onlara bakarken bile gülümsemişti. Bu kadar güzel bir varlığın Ninadan sonra ortaya çıkacağını asla hayal etmemişti.
Anube Pembe cübbe giyen kadındı, saçları alev kırmızısıydı ve beline kadar uzanıyordu. Eline tuttuğu ince kılıcın üstünde oldukça güzel motifler vardı. İnce kılıç 2 metre uzunluğundaydı, sadece Anube değil kılıçta en az onun kadar güzeldi.
Karşısında ise İsterk vardı, sarı saçları arkadan toplanmıştı, yüzünde ki ifade oldukça ciddiydi. Bakışları keskin ve hedefine dönüktü. Ned ona bakarken sarsılmaz bir dağa bakıyor gibi hissetti. Bu kadar öz güvene sahip birisinin olabileceğini asla hayal etmemişti.
Onun elinde ise 2 tane kısa kılıç vardı, kılıçlar yere doğru bakıyor ve aynı cübbesi gibi sarı altın rengiyle parlıyordu. Bir tanrıçanın yere inmiş hali gibiydi. Tek kelimeyle nefes kesiciydi.
İki kadın bir süre birbirine baktı, ilk konuşan Anube olmuştu, sesi en güzel şarkıların melodisinden bile daha güzeldi.
'İsterk, seninle dövüşmek bir onurdur.' dedi. Sesi sert çıkmış olsa da izleyen erkeklerin içi erimişti.
Bu dövüşü izleyen kişi sayısı bir öncekinden daha fazlaydı ve çoğunlukla erkekler vardı. Hepsini buraya geliş amacı açıktı. Bu iki güzelliğin dövüşünü izlemek ve onları görmek istemişlerdi.
'Anube, Seninle dövüşmek bir onurdur.' dedi İsterk, sesi oldukça ilgisiz çıkmıştı. Kazanacağına o kadar inanıyordu ki Anube ile dövüşmenin onur olacağını düşünmüyordu ama bu dövüş ikisine de emredilmişti bu yüzden dövüşmek ve Aziz öğrencilere anlayış kazandırmaktan başka çareleri yoktu.
Anube ise İsterkin ona bakışlarından küçümsendiğini anlamıştı.
İfadesi ciddileşti. İlk konuşan olduğu gibi ilk gücünü sergileyen de olmuştu.
Bedeninden dehşet verici bir patlama duyuldu, gökyüzüne doğru çıkan Aurasını bir anda Sarı Renkli bir katman kapladı, Onu İsterk takip etmiş ve bütün aurasını serbest bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASD
FantasyFantastik #1 bir zamanlar. Kurgusal bir boyutta geçen hikayenin baş kahramanı 4 yaşındayken ailesinin ölümüne şahit olmuştur. O günden sonra hayatında ki hiç bir şey aynı kalmamıştı. Hayatını ailesini öldürenlerden intikam almaya ve klanını eski iht...