135.Bölüm

8.8K 785 61
                                    

10 kılıcı kalıptan çıkartırken Ned oldukça gergindi. Onlara kırılgan eşyalar gibi davranıyordu ve sordu,

'Usta neden direk suya sokarak soğutmuyoruz ?'

'Dökme demir suya sokularak soğutulursa çatlar. O zaman işe yaramaz hale gelir bu yüzden yavaş yavaş soğumalı.' dedi. 

Ned anladığını göstererek başını salladı ve son kılıcı da taşın üstüne koydu. Kalıptan yeni çıkan kılıçlar kılıç gibi görünse de kullanılmak için hazır değillerdi.

'Bir kılıcın kalitesi metalinden ve keskinliğinden belli olur. Metal ne kadar kaliteliyse o kadar ince hale getirilebilir demektir. Metal inceldikçe keskinleştirmek daha kolay hale gelir.' dedi. Ardından soğumuş kılıcı metal tutma yerinden tuttu ve kaldırdı. Neredeyse kılıç boyu kadar uzundu fakat tutarken hiç zorlanmıyordu. Kılıcı biraz kendi etrafında çevirdikten sonra elini üstünde gezdirdi.

'İyi hiç pürüz yok.' dedi. Ardından tekrar masaya koydu. Tezgahın altından 2 tane taş çıkarttı ve yanlarına bir kova su koydu.

'Bir metali canlandırmak için onu odun ve kömürle eritmen gerekir. Bir metali beslemek için de onu su ile yoğurman gerekir. En iyi bileme o hızlı dönen saçma aletlerle değil taş ve su ile yapılır. Bu kılıçları kullanan insanlar aslında hayatlarını bu kılıçlara emanet edecekler. Yani onların hayatları bize emanet demektir. Bu yüzden onların hayatlarının kolayca yok olmasına izin veremeyiz.' dedi. Kılıcı iki taşa paralel bir şekilde yaklaştırdıktan sonra taşın üstüne su döktü ve kılıcın üstüne su döktü. Kılıcı ustaca kavradıktan sonra bir kenarı düz bir şekilde yatay olan açılı taşa sürtmeye başladı. Sürtme kuvveti öylesine güçlü ve hızlıydı ki taştan bir anda kıvılcım çıktı ve su buharlaştı. Sadece tek seferde kılıcın bir kenarını inceltmiş ve keskinleştirmişti.

Profesyonel bir şekilde işlemleri bitirdiğinde Nedin yüzüne baktı, Ned sıranın onda olduğunu anladı. Kılıcı kavradığında Cho'nun ifadesi değişti.'Daha önce kılıç kullandın mı ?' dedi.

Ned hemen karşılık verdi,

'Evet usta kullanmıştım.'

'Kılıcı tutuşundan anlaşılıyor. Oldukça yetenekli olmalısın. Daha bitmemiş bir kılıcı tutsan bile kılıç senin ellerinde bir canavar gibi göründü.'

Ned sadece gülümsedi ve utanmış bir şekilde karşılık verdi,

'Usta beni övüyor. Benim öyle yeteneklerim yok.' dedi. 

Cho Nedin söylediklerine inanmamış olsa da fazla üstelemedi.

'Hadi sıra sende,' dedi ve Ned kılıcı yatay bir şekilde tuttu, önce taşa sonra kaba kılıca su döktükten sonra Cho u aynen taklit ederek kılıcı taşa sürttü fakat sürttüğü anda kılıcın ucu ezildi ve kılıç kullanılmaz hale geldi. Ned bir an panikledi ve ensesini tuttu fakat bu sefer darbe ensesinden değil karnından gelmişti.

'Aptal! Kılıcı sert bastırırsan işe yaramaz hale gelir.' diyerek kılıcın ezik ucuna baktı, dökme demirden yapılan kılıcı düzeltmenin hiç bir yolu yoktu, tekrar yapılmalıydı.

'Git dışarı da bekle.' diyerek Nedi kovdu ve Ned daha ayaklanmadan kızının sesi duyuldu 

'BABAAAA!' dedi. Cho bir anda yerinden fırladı. 'Bana baba dediyse kesin kötü bir şey olmalı.' dedi ve az önce bilediği kılıcı kaptığı gibi dışarıya fırladı. Fakat gördükleri ile gözleri açıldı, şaşkınlığı yüzünden anlaşılıyordu ve aynı şekilde gelen 5 kişinin yüzünde de şaşkın bir ifade vardı. Fakat onların şaşkınlığın sebebi Cho veya başka bir şey değil. Tezgahın arkasında duran kızın karşı konulamaz güzelliğiydi.

ASDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin