196.Bölüm

7.6K 639 15
                                    

Adım adım ona yaklaşan Sirenin varlığından bile habersiz elinde tuttuğu sarı kitabı okuyordu. Siren ise onun bu davranışından dolayı daha da çok öfkelenmiş ve öldürme arzusunu yaymaya başlamıştı. 

Onun bu hareketinden sonra herkesin dikkati üstüne dönmüştü, eğitmenler bile dikkatlice ona bakıyor fakat hareket bile etmiyordu. 

Ned ise aniden ortaya çıkan öldürme arzusuyla başını kaldırdı. 

Aralarında bir kaç metre olan Siren ile aynı anda göz göze geldi. Ned tereddüt bile etmeden öldürme arzusunun kendine yönelik olduğunu anladı. Güçlü ve sert bir şekilde Sirene bakıp konuştu,

'Ne istiyorsun ?' dedi. Sesi tehditkardı, birisi ona öldürme arzusuyla yani onu öldürmek için yaklaşıyorken nasıl sakin olabilirdi.

'Sen Lord Jorgana aşağılayıcı şekilde baktın!' dedi. Aslında açıklama yapmak istemesinin sebebi Nedi dövmeden önce herkese sebebini anlatmaktı.

Ned ise sakin bir ifadeyle karşılık verdi, sesi yine güç doluydu.

'Lord Jorgan Kim? Beni rahatsız etme, kitabımı bölüyorsun!!!' dedi Ned baskıcı bir tavırla, bedeninden en ufak aura bile sızmıyorken sözleri oldukça ağırdı. Siren ise Nedin aurasını görmediği için geri adım atmakta isteksizdi.

Nedin sözleri onun itibarını zedelemişti. Daha önce ona bu ses tonuyla konuşan kimse olmamıştı ve bu onu daha da öfkelendirmişti. Onu öldüresiye dövmek istiyordu ve yapacaktı fakat önce onu aşağılamak istedi.

'Sana yaşamak için fırsat vereceğim. Önümde eğil ve 3 defa ayaklarımı öp! Ardından Lord Jorganın ayaklarına kapan ve af dile!!!' dedi . Sesinin  gürlüğü ile birlikte bütün aurası ortaya çıktı.

Ned ise oldukça sakindi, bir kaç metre ötesinde Siren bütün gücünü ortaya çıkartırken Ned sanki balık tutmaya gelmiş kadar rahattı.

'Sana bir defa daha beni rahatsız etmeni söylüyorum. Git ve beni kitabımla yalnız bırak yoksa seni bu kitapla döverim!' dedi. Yüzünde alaycı bir gülümseme gözlerinde ise bir canavarın bakışları vardı.

Sirenin bedeni titredi, hayatı boyunca kimse ona böyle davranmamıştı. Klana girdiği ilk andan beri en zirvedeydi. Sadece güçlü değil aynı zamanda bir elderin kişisel öğrencisiydi. Bu yüzden Eğitmenler bile ona müdahale etmeye cesaret edemiyordu.

Ayrıca on dahiden birisi olan Lord Jorganın yakın adamıydı ve yakında Aziz olacağına kesin gözlerle bakılıyordu. 

Siren öfkeyle ileriye doğru atıldı, gücünü biraz bile saklamamış, Nedi parçalamak için her şeyini ortaya koymuştu. Öğrencilerin bakış açısına göre ise bu bir karıncanın üstüne filin atlaması gibi bir şeydi. 

Siren Nedin üstüne atlarken Ned tek hamlede kitabı kapattı, kitabın kapanmasıyla tok bir sos meydana yayıldı. Ned kitabı kaldırdı ve Sirenin yüzünün sol tarafına vurdu.

Siren ise bir balyozla vurulmuş gibi anında sol tarafa uçmaya başladı. 

Bilinci çoktan kapanmış yüzünde büyük bir şişkinlik oluşmuştu. Gözlerinin altı kan torbasına dönmüş ve bir kaç dişi ağzından düşmüştü. 

Nedin bu hareketi ise herkesin şok olmasına sebep olmuştu, bakışların hepsi aynı anda Nede dönmüştü. Nedin ifadesi ise buz gibi soğuktu. Siren daha yere inmeden Ned tekrar oturmuş ve az önce Sireni neredeyse öldürdüğü kitabı kontrol ediyordu. 

Bu davranışı öğrencileri hatta eğitmenleri bile titretmişti. Okulun en güçlü öğrencisine kitap gibi basit bir şeyle vurmuştu. Bu kişi sadece en güçlülerden birisi değildi aynı zamanda bir elderin kişisel öğrencisiydi, okulun on dahisinden birisini takip ediyordu. Bütün bu faktörlere rağmen Ned onun suratına kitapla vurmuş ve sadece kitaba bir şey oldu mu diye kontrol etmişti.

Öğrencilerin bir çoğu kan kusmamak için kendisini tuttu, yüzlerinde ki şok ifadesi ömürleri boyunca kalacak kadar yerleşmişti.

Öğrencilerin bazıları ise çoktan Lord Jorganın grubuna bakmaya başlamıştı ama kimse Lord Jorgana değil sol tarafta ona yakın olan uzun boylu siyah kısa saçlı öğrenciye bakıyordu.

Herkes onun kim olduğunu biliyordu, o Sirenin abisiydi. O da bir elderin kişisel öğrencisiydi ve Aziz olmaya en yakın kişiydi. Okulda 11.Dahi olarak anılıyordu, öğretmeni olan elder ise Kıdemli olmaktan bir adım uzaktaydı. Dehşet verici bir şahsiyetti. Kıdemli Elderlerden sonra bir tek Hector ondan daha fazla güce sahipti. Okulda otoritesi muazzamdı ve haliyle öğrencisinin de etkisi aynı ölçüde büyüktü.

'Diren kesinlikle onu öldürecek, Diren yarı iblis uyandırmayı başarmış birisi. Onun gücü Azizlerden biraz daha az.' dedi bir öğrenci. Sesinde en ufak bir şüphe bile yoktu. Nedin öldüğüne kesin gözle bakıyordu. 

Direnin ise gözlerinde alev yanıyordu. Bir anda muazzam bir hızla ileriye atıldı. Fakat yönü Nedin olduğu taraf değildi az önce kardeşinin bedenini çarptığı klan duvarıydı. 

Bir saniyeden kısa sürede kardeşinin yanına gelmişti. Anında eğildiği gibi bilincini kaybetmiş kardeşini kucakladı.

'ŞİFACI ÇAĞIRIN!!!' diye kükredi. Onun bağırmasıyla birlikte bir kaç eğitmen hareketlendi. Diren onlar için bir tehlike olmasa da arkasında ki elder kesinlikle bir tehditti.

'Kardeşim gözlerini aç!' dedi üzgün bir tonda, Ned ise çoktan kitabını okumaya başlamıştı. Olanlar umurunda bile değildi. Birisi onu öldürmek için gelmiş fakat Ned onu bayıltmıştı. Merhametli olduğu için teşekkür almayı bile bekliyordu.

Diren ise elini kardeşinin kalbinin üstüne koymuş atışlarını dinliyordu. 

'ŞİFACI GEİTİRİN!!!' dedi kükreyerek. Öfkeli çığlığına karşı almış gibi bir eğitmen beyaz cübbeli yaşlı bir adamla geldi.

Adam Sirene baktığı anda yüzü çirkin bir hal aldı, eğildi ve elinde tuttuğu çantayı açtı.

İçinden bir kaç şişe çıkartıp Sirenin yüzüne döktü ve iki elini bir araya getirdikten sonra şifa büyüsü uygulamaya başladı. Bu kişi bir su büyücüydü. Bilge Seviyedeydi. 

Bu dünya Büyücülerden yoksundu ve olanlar bile bu tarz şifa üstüne yoğunlaşmış su büyücüleriy di. Bir aydınlık büyücüsünün ise burada bir işi yoktu çünkü bu dünyada Aydınlık Kilisesi yoktu, bu yüzden de Aydınlık büyücüleri bulunamazdı.

'İyileşecek mi ?' dedi Diren titreyen sesiyle, Şifacı ise ne cevap vereceğini bilememişti. Her kes gibi o da Direnin statüsünü biliyordu.

'Elimden geleni yapacağım ama ben bir Aydınlık büyücüsü değilim. Şifa yeteneklerim çok kısıtlı .' dedi. 

'Onu kurtar! Eğer ölür yada sakat kalırsa seni de onun yanına yollarım ama kurtarırsan sana 10.000 Beyaz Altın veririm.' dedi. Şifacının göz bebekleri büyüdü, hem ölüm tehditi ile hemde para aşkı ile daha bir şevkle Sirene yöneldi.

Diren ise ayağa kalkmıştı. Gözleri kitabını okuyan Nede kilitlenmişti. Ned ona bakmıyor sakin bir şekilde kitabını okuyordu. 

Öğrencilerin çoğu Nedin bir akıl hastası olduğundan emin olmuştu. Böyle bir tehdit varken kitap okuyor olması zaten deli olduğundan başka bir anlama gelmezdi ama Ned için durum farklıydı. Ned Lord Jorganı bile kendisine tehdit olarak görmüyordu. Elbette savaşırsalar ciddileşir di fakat kaybetmeyeceğine emindi çünkü Kan Kurutanın yeteneğine sahipti. Her türlü saldırıyı 2 kat güçlü şekilde geri gönderebilirdi. Bu yeteneği ile bazı eğitmenler bile tehdit altında olabilirdi.

Diren nefret dolu gözlerle aurasını salmaya başlamıştı, gücü kardeşinkinden çok daha fazlaydı çünkü Yarı İblis uyanışına başlamıştı. Bedeni siyah bir aura ile kaplanıyorken derisinde pullar çıkmaya başladı, çenesi uzamaya ve sivri dişleri oluşmaya başladı. Omurgasından uzanan kuyruk ve bir anda ayaklarından çıkan pençeler ile ürkütücü bir canavara benziyordu. 

Göz bebeklerinde ince bir çizgi oluştu, insan olarak görünüşü sona ermiş, ayakta duran siyah bir timsaha dönüşmüştü.

'SENİ PARÇALAYACAĞIM!' dedi Ned e doğru bakarak, Ned ise bütün süre boyunca ilk defa başını o an kaldırdı fakat baktığı kişi Diren değil şifacının yanında duran eğitmendi.

'Bir şifacı daha çağır!' dedi. Sesi dingin bir su kadar sakindi.

ASDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin