Nina'nın aklı karma karışıktı. Ned ile ayrı kalma düşüncesi bile iliklerine kadar onu korkutuyordu fakat Ned'i sevdiği ilk andan itibaren durumun böyle olacağını biliyordu.
Ned bir büyücü ve savaşçıydı. Şuan ki gelişim düzeyi ile en azından 500 yıl yaşaması garantiydi. Nina gibi Tanrı Enerjisi kullanamayan birisinin maksimum ömrünün 5 katıydı bu sayı .
Nina Ned ile geçirdiği süre içinde onun özgür ruhlu birisi olduğunu anlamış ve kabullenmişti. Onu kafese kapatarak sürekli yanında olmasını isteyemezdi zira böyle bir şeyi başarsa bile bu Nedin bütün hayallerini çöpe atmak demekti.
'Gidiyor musun ?' dedi Nina sesi titreyerek, gözleri dolmuştu, sesi çatallaşmış ve yüzü kızarmıştı. Ağlamak üzere olduğu her halinden belliydi. Yıllarca süren işkence gibi hayatını son 3 hafta içinde unutmuştu. Ned ona yeni bir hayat, yeni umutlar hatta bir gelecek vaad etmişti. Her gece çocuklarını seveceği günü düşünmüştü.
Ned Nina'a bakarak gülümsedi, Büyük babasından ayrı kalmaktan sonra onu en çok üzen Ninadan ayrı kalmaktı fakat Elçinin anlattıklarını duyduktan sonra Ninayı beraberinde götüremezdi. Onu koruyabileceğinden emin olsaydı tereddüt dahi etmezdi fakat kendisini bile koruyabileceğinden emin değildi.
'Üzülme, Bir gün mutlaka geri döneceğim ve seninle evleneceğim. O gün gelene kadar beni sabırla bekle.' dedi. Ellerini Ninanın yüzüne koymuş ve gözlerinin içine bakmıştı. Nina'nın göz yaşları daha fazla yerinde kalamadı ve güzel yanaklarından süzülmeye başladı. Her bir damla Ned'İn kalbine saplanan hançer, bedenine çarpan ateş parçası gibiydi. Nina kendisini toplamak istermişcesine göz yaşlarını kollarıyla sildi. Güçlü bir ifade ortaya koyarak konuştu.
'Üzülmüyorum... Biliyordum zaten hep biliyordum. Senin hedeflerin var ve benim senin hedeflerine engel olmamam gerekiyor. Senden tek isteğim ölme. Ne olursa olsun ölme!'
'Ölmeyeceğim. Daha seninle uzun bir hayatımız olacak ve ben o hayatı yaşamadan ölmeye niyetli değilim.' dedi.
Vedalaşmalardan nefret ediyordu. Eğer hoşça kal derse sanki bir daha onu göremeyecek gibi hissediyordu. Bir anda Ninayı bıraktı ve elçiye döndü,
'Size Ninayı emanet ediyorum. Ona iyi bakın. Bir gün gelecek ve onu alacağım ve o gün geldiğinde size bunun karşılığını fazlasıyla vereceğim fakat o gün gelene kadar Ninayı koruyun, ona zarar gelmesini engelleyin!' dedi. Ned'in sesi hem yalvarır hemde tehdit eder bir düzeydeydi. İmparatorlukta kimseyi tanımıyordu. Nina gibi güzellik tanrıçasını öylece kendi düzenini kurması için bırakamazdı bu yüzden birine emanet etmeliydi fakat emanetine yapılacak ihaneti de affetmeyeceğini göstermeliydi. Elçi akıllı bir adamdı, Nedin söylediği sözleri anında anlamıştı. Geleceği böylesine parlak birisi zor bulunurdu. Ned şüphesiz Bilge Seviye olacak birisiydi üstelik Genç yaşta Savaşçı Bilge olacaktı ve belki 100 yaşına gelmeden Büyücü Bilge olacaktı. Savaşçı Bilgeler Dünya İmparatorluğunda olukça fazla sayıdaydı fakat Büyücü Bilge öylesine büyük bir prestije sahipti ki nadirlikleri İmparatorluk içinde onlara soyu tükenmekte olan bir hayvan gibi muamele gösterilecek kadar yüksekti. İmparatorluk Tarihi boyunca sadece 7 tane Bilge Seviye büyücü çıkmıştı bunun yanında garip bir şekilde Büyücü olma olasılığı olan kişilerin bile sayısı azdı. Milyarlarca nüfusa sahip İmparatorlukta her yıl bir kaç yüz kişiden fazla Büyücü adayı ortaya çıkmıyordu ve bu kişilerde mezun olduktan sonra Büyücülük araştırmaları, simya çalışmaları gibi akademik alanlara yöneliyordu.
İmparatorluk Tarihinin en güçlü 6 büyücüsü yıllardır yerinde duruyordu fakat geçmişte bir büyücü daha ortaya çıkmıştı. Bu büyücü oldukça genç yaşta Bilge Seviye ye ulaşmıştı fakat garip bir olayda can vermişti ve ölümü bir gizem olarak öylece kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASD
FantasíaFantastik #1 bir zamanlar. Kurgusal bir boyutta geçen hikayenin baş kahramanı 4 yaşındayken ailesinin ölümüne şahit olmuştur. O günden sonra hayatında ki hiç bir şey aynı kalmamıştı. Hayatını ailesini öldürenlerden intikam almaya ve klanını eski iht...