Ned odasında bir mucizeyeye şahit olurken odanın dışında uzak bir noktada duran yaşlı adamın yüzünde gülümseme vardı.
'Biliyordum.!' dedi. Neden söylediği veya ne amaçla Ned'e Kutsal Anka Tanrısı Sanatı'nı ulaştırmıştı belli değildi fakat herşeyin bir şekilde onun planı olduğu ifadesinden anlaşılıyordu.
Ned ise yerde ki parşomeni kaldırıp kısa bir okuduktan sonra sadece tek bir şeyi tekrarlamaya değer bulmuştu.
'TANRILARA MEYDAN OKUYAN ANKA TANRISININ SALDIRI VE SAVUNMA DÜZENİ'
Ned bu büyülü sözleri tekrarlarken yüzünde büyük bir gülümseme vardı. Anka Kadim bir yaratıktı, O kadar güçlü ve kudretliydi ki efsanelerde güç bahşeden veya görev veren ilahi bir figürdü. Hiç bir efsanede Kadim Anka'a ne meydan okunmuştu ne de onu tehtit eden bir şey söylenmişti. Hal böyle olunca da dokunulamaz bir figür olarak zirvede ki yerini herzaman insanların gözünde korumuştu.
Böyle bir yaratığın arkasında bıraktığı gücü şüphesiz efsanevi olurdu hatta Tanrısal olarak nitelendirilmek daha bile uygun olurdu.
Ned sabırsızlıkla yatağına yattı ve gözlerini kapattı, bir saniye sonra Beyaz odada bedenini bulduğunda zihninde ki Kutsal Anka Tanrısı Sanatını uygulamaya başladı.
Ned arka arkaya akıp giden resimleri izlerken resimler düzene girdi ve ilk sıradan zihninde oluşmaya başladı.
Ned heyecanla kulaklarına dolan açıklamayı dinlemeye başladı,
'Anka Tanrısının kutsal Alevleri kişinin saldırı ve savunmasını yükseltir. '
Açıklama kısa ve basitti, nasıl kullanılacağı yada diğer detaylar anlatılmamıştı sadece Sanatın ne işe yaradığı söyleniyordu.
Ned zihninde duran resme baktığında yüzünde ki ifade sakindi,
'Yoksa bu... Olabilir mi ?'
Anka Krallığının en büyük efsanelerinden birisinde Kadim Ankanın bir kahramana verdiği güç anlatılırdı. Efsanede kahraman bu güçte uzmanlaşmak için Anka Sanatıyla sayısız mücadeleye girmiş, binlerce yıl eğitim yapmıştı. Efsanede kahramanın sanatı kullanması için her türlü savaş silahında uzmanlaşması gerektiği ve her silahla sayısız yıl boyunca eğitim yapması anlatılıyordu.
Ned efsaneyi bütün krallıkta ki insanlar gibi biliyordu fakat aynı şeyden bahsedip bahsedilmediğinden emin değildi zira efsanelerde geçen Anka Sanatı bir büyücüye değil bir Savaşçıya aitti. Büyü ile alakası olmayan bir insana verilmişti fakat Ned büyücüydü, elbette savaşçıydı da fakat en göze batan yönü savaşçı değil tam aksine büyücü olmasıydı.
Ned yine de pişmanlık yada üzüntü hissetmedi, Büyücüler savaşçılardan daha güçlüydü fakat bu sadece iki uzman bir araya geldiğinde ortaya çıkan bir farktı. Yetenekli bir savaşçı her zaman aynı seviyede olsa bile ondan daha yeteneksiz bir büyücüyü öldürebilirdi. Savaşçı olmak belki basitti fakat savaşçı olarak gelişimin zirvesine uzanmak kesinlikle zordu.
Savaşçıların sayıları bütün krallıkta bir kaç yüz milyon olsa da onların arasında bile ismi anlatılmaya değer sadece bir kaç düzüne vardı. Bu gerçeği kimse inkar edemezdi zira Büyük Bilge Savaşçı Kaasım açıkça ilahi bir figür olarak en zirvede duruyordu.
Kimse tam olarak nasıl bir varlık olduğunu bilmese de anlatılan herşeyde onu Göklerim Hükümdarı Doğal Element kullanıcısı Derik ile kıyaslıyorlardı. Bilge seviye bir büyücüyle Bilge Seviye bir Savaşçının kıyaslanması açıkça Kaasımın hiçde zayıf olmadığını gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASD
FantasyFantastik #1 bir zamanlar. Kurgusal bir boyutta geçen hikayenin baş kahramanı 4 yaşındayken ailesinin ölümüne şahit olmuştur. O günden sonra hayatında ki hiç bir şey aynı kalmamıştı. Hayatını ailesini öldürenlerden intikam almaya ve klanını eski iht...