Alex hayal kırıklığı ile malikaneden çıktı. Öfkesinden dağları yumruklamak, denizleri yok etmek istiyordu. Binlerce can almak ve kanla yıkanmak istiyordu. Ninayı elde etmek için elinden gelen herşeyi yapmıştı. Her türlü yolu denemişti fakat kendisinden ölesiye nefret ediyor ve lanetliyordu.
'Aptal Korkak! Neden onu sevdiğini söylemiyorsun!!!' dedi kendisine ve kendisine vurmamak için kendisini zor tutuyordu.
Korumaları yine korku dolu gözlerle ona bakıyordu. Alex'in şehirde ki imajı ile Ninanın yanında ki imajı arasında dağlar kadar fark vardı. Gaddarlığı ile ün salmıştı, insan öldürmekten çekinmeyen ve her gece genel evlerden çıkmayan birisiydi. Özellikle fahişelerle seviştikten sonra onları öldürür ve yok ederdi. Adeta arkasında bir iz bırakmak istemiyormuş gibi hareket ederdi. Elçinin hayatı boyunca Alexden daha büyük bir utancı yoktu, onun başına açtığı problemler yüzünden defalarca kendisinden daha alt seviyede ki kişilere başını eğmek zorunda kalmıştı ve hepsinden sonra Alexden acı dolu intikamını almıştı. Fakat Alex bütün cezalara rağmen uysallaşmamış dahada vahşilemişti.
Arabasına bindi ve öfkeli bir sesle bağırdı,
'Ustanın yanına gidiyoruz' dedi. Sesinde ki hiddet yeri bile sallamıştı. At arabası süratle hareketlendi ve yolları bir roket gibi geçti.
Bir süre devam eden yolculuktan sonra siyah taşlarla kaplı, korkunç bir yere benzeyen bir binaya geldiler. Malikanenin etrafı ıssızdı ve henüz hava aydınlık olsa bile Malikanenin üstünü kara bulutlar kaplamıştı, korku filmlerinden fırlamış gibi görülen malikaneye bakmak bile korumaların tüylerini diken diken ediyordu.
Alex arabadan indikten sonra kapıyı kapattı ve korumalara bağırdı,
'3 Saat sonra gelin beni alın.' dedi.
'Emredersiniz Genç Efendi.'
At arabası ve korumalar uzaklaşırken Alex büyük malikaneye baktı. Usta dediği kişi bir kara büyücüydü, üstelik hiç bir gruba bağlı olmayan ve İmparatorluğun koruması altında olan dengeleri değiştirecek birisiydi. Yaşı kimse tarafından bilinmiyordu. Gizemli bu adamın yanına yaklaşmaya cesaret edebilen kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Gücü akıl almaz seviyedeydi ve gücü kadar da büyük bir servete sahipti.
Fakat yüzünü daha önce kimse görmemişti, sadece hakkında bilinen şeyler ise efsane olarak anlatılırdı.
Özellikle bir efsane vardı ki Tanrı Enerjisi kullanamayan herkesin ağzını sulandırıyordu.
Alex yavaşça malikaneden girdi, kapıyı 90 yaşlarında bir ihtiyar açtı. Sakalları göğsüne kadar uzanıyordu, neredeyse ölmek üzere olsa bile yine de hizmet etmeye devam ediyordu.
'Usta seni bekliyor' dedi. Sesinde en ufak bir saygı belirtisi bile yoktu fakat Alex çoktan bu duruma alışmıştı.
Malikanenin alt odalarına inerken koridorlardan çığlıklar, uğultular yankılanıyordu. Alex daha önce yüzlerce defa buraya gelmiş olsa da yine de içinde bir ürperti hissediyordu.
Etrafa yayılan kötü koku ise tahammül sınırlarının çok ötesindeydi ve kusma dürtüsü her saniye kendisini belli ediyordu.
Malikanenin en alt katına indiklerinde 90 yaşında ki adam eskimiş ahşapla kaplı kapıyı açtı ve kapı büyük bir gıcırtıyla geri itildi. İhtiyar içeri girdikten sonra Alex bir süre bekledi ve kapı tekrar açıldı.
'Gel!' dedi İhtiyar ve Alex içeriye girdi.
Odanın içinde ağır bir ölüm ve çürümüş et kokusu vardı. Ortada bir masa ve masanın üstünde renkli sıvılar tüpler içindeydi. Masanın yanında ise bir raf vardı. Rafın içinde insan organları kavanozların içine konulmuş ve garip yeşil bir sıvının içinde askıda duruyorlardı. Alex kavanozların içinden ona bakan gözleri görünce bir defa daha ürperdi ve saygıyla eğilerek konuştu,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASD
FantasyFantastik #1 bir zamanlar. Kurgusal bir boyutta geçen hikayenin baş kahramanı 4 yaşındayken ailesinin ölümüne şahit olmuştur. O günden sonra hayatında ki hiç bir şey aynı kalmamıştı. Hayatını ailesini öldürenlerden intikam almaya ve klanını eski iht...