Ned günlerce eğitim yapsa hatta haftalarca savaşsa bile bu kadar yorulmamıştı. Demircilik gerçekten tahmin edebileceğinden çok daha zordu fakat onun bu kadar zorlanmasının sebebi normal demircilikten dolayı değildi. Cüce Lordunun Efsun Sanatı yüzünden aslında her yaptığı işlem normale göre çok fazla Tanrı Enerjisi harcatıyordu. Normal demircilik yapıyor gibi görünse de aslında Tanrı Enerjisini her saniye kullanıyordu ve bu yüzden de çabucak yoruluyordu aksi taktirde şuan yaptığı işi bir kaç bin yıl yapsa bile yorulma belirtisi bile göstermezdi.
Ned bitik bir şekilde uzanırken Pigme kalktı ve bir tane omuzluğu eline alıp Ned'e fırlattı.
'Ben ilk eserimi hala saklarım. Bu da senin eserin. Bunu sakla ve gelecekte bu mesleği yaparken buna bakarak geçmişi hatırla.' dedi. Ned Pigmeden böyle duygusal bir konuşma beklemiyordu. Onun tavırları oldukça argoydu fakat mesleği konusunda çok hassastı.
Arkasını dönüp atölyeden ayrılırken,
'İyice dinlen yarın daha fazla işimiz olacak.' dedi. Atölyenin yağlanmamış kapısını açıp çıktığında oldukça memnun bir ifadesi vardı. Nedin ilk günden şikayet etmemesine ve her şeyi anında kapaması taktir etmişti. İlk defa onun kadar gelecek vadeden birisini gördüğü için mutluydu ta ki kızının iğrenç sesini duyana kadar.
'Neye gülüyorsun yaşlı domuz ?' dedi tıslayan bir sesle.
Pigme kızına sertçe baktı fakat şuan o bile sinirini bozamazdı.
'Seninle evlenmeyi kabul etmeyecek bir sevgilin falan yok mu ? ' dedi ve bombayı bıraktıktan sonra hızla uzaklaştı. Kız onun arkasından bağırıp küfürler etse de gülümsemesi yerindeydi.
Ned ise çoktan uyumuştu. O bile bu kadar yorulacağını tahmin etmemişti fakat yorulmuştu üstelik yıllardır ilk defa bu kadar yorgun hissediyordu.
Gözlerini kapattı ve daha zamanın nasıl geçtiğini anlamadan başına çarpan metelin verdiği acı hissiyle gözlerini açtı.
'Daha ne kadar uyumayı düşünüyorsun?' dedi Pigmenin öfkeli sesi. Ned şaşırmıştı, sanki bir kaç dakika önce yatmış gibi hissediyordu ve henüz kendisini hazır hissetmiyordu. Çaresizce ayağa kalkarken tek çare olarak Ejderha Pulu Yenileme Sanatını kullanmaya başladı. Aksi taktirde bu yorgunluk hissi onu mahvedecekti ve özellikle bitmiş Tanrı Enerjisini geri toplamasının başka bir yolu yoktu.
Pigme Nedin savsaklandığını görünce bir metal kalıbı daha fırlattı ve Nedin tam göğsüne çarptı. Ned bir anda soğuk su yemiş gibi kendisine geldi.
'Gel buraya 1.000 tane omuzluğu kutulara koymamız gerekiyor.' dedi. Önünde ki kutu yığınını göstererek. Ned hareketlendi ve onun yanına gitti. Pigme nasıl yapıldığını göstermek için eline 5 tane Omuzluk aldı ve özenle kutuya yerleştirdi. Tek seferde yapmıştı ve oldukça düzgün bir şekilde yerleştirmişti.
Ned aynı şeyi taklit ederek eline aldığı 5 tane omuzluğu yerleştirdi ve Pigmenin ki kadar iyi olmasa da iyi görünüyordu.
Bir saat sonra 1.000 tane omuzluk kutuların içine yerleştirilmişti. Pigme bir şey söylemeden bir tane kutuyu aldı ve atölyeden çıktı. Ned 2 kutuyu alıp onu takip etmeye başladı ve kutuları kapının önüne koyduktan sonra diğerlerini de almak için geri döndüler. Bir kaç turdan sonra 10 kutu kapının önüne çıkartılmıştı ve biraz sonra iki tane şövalye gibi giyinmiş, kalın zırhları ve uzun kılıçları olan kırmızı pelerinli kişi geldi. Boyları 2 metreden uzundu ve bedenlerinden 8.Seviye Savaşçı Aurası yayılıyordu.
Gözleri Pigme ile kesiştiğinde yüzlerinde bir gülümseme oluştu fakat gülümsemeleri sıcak olmaktan çok uzak alaycıydı.
'İhtiyar Cho . Siparişlerimizi bitirdin mi ?' dedikten sonra Pigme kutuları işaret etti ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASD
FantasyFantastik #1 bir zamanlar. Kurgusal bir boyutta geçen hikayenin baş kahramanı 4 yaşındayken ailesinin ölümüne şahit olmuştur. O günden sonra hayatında ki hiç bir şey aynı kalmamıştı. Hayatını ailesini öldürenlerden intikam almaya ve klanını eski iht...