Dokuz Güneş Tanrısı

31.Bölüm Lion Spring'de Bedeni Temperlemek

DOKUZ GÜNEŞ TANRISI
C31

Kapı kapandıktan sonra Başkan Zhang gülümseyerek, "Qin Yun, içindeki Qi üzerinde iyi bir kontrole sahipsin!" dedi.

Müdür Zhang gri giyinmişti ve ufak tefek yaşlı bir adama benziyordu. Ancak o çok güçlüydü. Qin Yun'un küçük çarkı döndürme manevrası, deneyimli ve bilgili gözlerinden gizlenemezdi.

"Müdür, kuralları çiğnemedim, değil mi?" Qin Yun, ikinci savaşçı ruhunun açığa çıkmasından biraz endişelenirken dilini çıkardı.

"Tam olarak değil! Kurallara aykırı olsa bile, sana yine de Rüzgar Slasher Büyüsünü vereceğim. Başkan Zhang güldü. "Gerçekten ender bulunan bir dahisin. Yeni Veliaht Prens'ten çok daha iyisin!" Tam müdahale edip Wei Xuankong'u durdurmak üzereydim, ama senin şu anda 5. aşamaya geleceğini düşünmek. Bu gerçekten şaşırtıcı! ”

Qin Yun minnetle, "Nezaketiniz için teşekkür ederim!" dedi.

Müdür Zhang olduğu yerde durdu, arkasını döndü ve sert bir ifadeyle sordu, "Kraliyet babanızın meseleleri hakkında ne kadar bilginiz var?"

Qin Yun hemen kaşlarını çattı. "Babam gerçekten çılgına mı döndü?"

Müdür Zhang'ın ifadesi, "Bunu size kim söyledi?" diye sorarken şaşkınlıkla doluydu.

"Qin Deren!" Qin Yun, Başkan Zhang'a Qin Deren ile idman maçından nasıl geçtiğini anlattı.

Bunu duyan Müdür Zhang, onu sert bir şekilde azarladı, "Qin Dükü her zaman tahtı gasp etmek istedi, bu yüzden o kadar uzak tutuldu. Oğlunun yalanlarına gerçekten inandın mı? Bunca yıldan sonra hala büyümedin mi? ”

Qin Yun, bu Başkan Zhang'ın nereden geldiğini bilmiyordu. Sanki onun için endişeleniyor gibiydi.

Başını salladı ve alçak bir sesle, "Dikkatsizdim. Gelecekte daha dikkatli olacağım!”

Müdür Zhang derin bir iç çekti ve ilerlemeye devam etti. "Birkaç yıl önce, İmparatorluk Babanız Dövüş Dao Alemine girmeye çalışırken bir hata yaptı. Gelişimi çılgına döndü. Artık İmparatorluk Sarayında değildi, bu yüzden yaralarını iyileştirmek için saklanmıştı. Ancak Heavenly Qin İmparatorluk Sarayında, eski yetkililerin çoğu, özellikle de tahta çıkmak için sabırsızlanan İmparatoriçe ve diğerleri, onun işinin bittiğini düşündü.

Qin Yun daha önce babasını suçlamıştı. Artık büyük zorluklarla karşılaştığı için babasının onu koruyamayacağını biliyordu. Bu, duygularını son derece karmaşık hale getirdi.

"Şu anda çok fazla düşünme. Sadece gücünü artırmaya odaklan. Hua Ling Dövüş Sanatları Okulunda birçok imparatoriçenin insanı var ama burada ben varken onlardan korkmana gerek yok. ”

Koridorun sonunda Müdür Zhang, altın bir aslanla oyulmuş bir kapıyı açtı. “Girebilirsin. Göksel Aslan Gölü içeride.” Unutma, havuza dal. Artık dayanamıyorsan hemen dışarı çık. Cesur olmaya çalışmayın! ”

Göksel Aslan Gölü'nün bulunduğu taş oda aslında çok basit ve kabaydı, sanki bir mağaranın içindeydi. Dışarıdaki lüks dekorasyonlarla tam bir tezat oluşturuyordu.

İçerisi büyük değildi ve duvarlar parlak beyaz alevlerle doluydu.

Göletin ortasında iki metre genişliğinde bir havuz vardı. İçindeki su kan gibiydi ve sanki kaynıyormuş gibi köpürüyordu!

"Seni dışarıda bekleyeceğim!" Başkan Zhang, Qin Yun'un omzuna hafifçe vurdu. "Unutma, dayanamıyorsan çabuk çık."

Qin Yun başını salladı ve gerginlik ve heyecanla içeri girdi.